İş Akdinin Haklı Feshi Altı İşgünlük Süre İçinde Olmalı

hakli-fesih-alti-isgunu

hakli-fesih-alti-isgunu

“Haklı bir sebep varsa, İş akdi altı işgünü içinde sona erdirilmelidir”

İş Kanunun 25. maddesinde işverenin haklı nedenle fesih halleri sayılmıştır. Yasa koyucu bu halleri,

1. Sağlık sebepleri
2. Ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri
3. Zorlayıcı sebepler
4. İşçinin gözaltına alınması veya tutuklanması halinde devamsızlığın 17. maddedeki bildirim süresini aşması.

olarak dört başlık halinde sıralamıştır.

Bu hallerden birinin varlığı halinde işveren, iş sözleşmesini bildirim sürelerine uymaksızın tek taraflı olarak derhal feshedebilir. Ancak işverenin bu fesih hakkı altı iş günlük bir süre ile sınırlandırılmıştır.

İşverenin derhal fesih hakkını kullanma süresi kanunun 26. maddesinde düzenlemiştir. Buna göre;

“24 ve 25 inci maddelerde gösterilen ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan hallere dayanarak işçi veya işveren için tanınmış olan sözleşmeyi fesih yetkisi, iki taraftan birinin bu çeşit davranışlarda bulunduğunu diğer tarafın öğrendiği günden başlayarak altı iş günü geçtikten ve her halde fiilin gerçekleşmesinden itibaren bir yıl sonra kullanılamaz. Ancak işçinin olayda maddi çıkar sağlaması halinde bir yıllık süre uygulanmaz.

Bu haller sebebiyle işçi yahut işverenden iş sözleşmesini yukarıdaki fıkrada öngörülen süre içinde feshedenlerin diğer taraftan tazminat hakları saklıdır.”

Yasa hükmü oldukça açıktır. İşverenin bu altı işgünlük süresi sadece ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan bir durum halinde söz konusudur. Örneğin; işçinin işyerinde hırsızlık yapması, kendisine küfür etmesi, tehdit etmesi, başka bir işçiyi rahatsız etmesi gibi. İşveren bu fiili öğrendiği tarihten itibaren altı işgünü ve fiilin gerçekleşmesinden itibaren 1 yıl içerisinde işçiyi işten çıkarmalıdır. Ancak işçinin bu fiilden maddi çıkar sağlaması durumunda (mesela hırsızlık) 1 yıllık süre uygulanmayacaktır.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 18/9/2014 tarihinde 2012/33759 E. 2014/27304 k. sayılı kararında bu konuyu değerlendirmiştir. Karara konu olan olaylarda;

“Davacı vekili, Müvekkilinin davalı işverene ait T… S… fabrikasında ambar sorumlusu olarak 20/02/2004 tarihinde sigortalı çalışmaya başladığını, 17/09/2007 tarihinde haksız olarak işten çıkarıldığını, kıdem ve ihbar tazminatı, fazla mesai, yıllık izin, ikramiye alacağı, hafta tatili ve genel tatil alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Davalı vekili, davacının iş akdinin haklı nedenlerle feshedildiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.

Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararı, taraflar temyiz etmiştir.

yargitay

Dosyayı inceleyen Yargıtay 9.Hukuk Dairesine göre;..İş sözleşmesinin hak düşürücü süre içinde feshedilip feshedilmediği hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.

İşçi veya işveren bakımından haklı fesih nedenlerinin ortaya çıkması halinde, iş sözleşmesinin diğer tarafının sözleşmeyi haklı nedenle fesih yetkisinin kullanılma süresi sınırsız değildir. Bu bakımdan 4857 İş Kanununun 26 ncı maddesinde, fesih nedeninin öğrenildiği tarih ile olayın gerçekleştiği tarih başlangıç esas alınmak üzere iki ayrı süre öngörülmüştür. Bu süreler içinde fesih yoluna gitmeyen işçi ya da işverenin feshi, haklı bir feshin sonuçlarını doğurmaz. Bu süre, feshe neden olan olayın diğer tarafça öğretilmesinden itibaren altı işgünü ve herhalde fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren bir yıl olarak belirlenmiştir.

hakli-fesih-alti-isgunu-iki

4857 sayılı İş Kanununda, işçinin maddî çıkar sağlamış olması halinde bir yıllık sürenin işlemeyeceği öngörülmüştür. O halde, haklı feshe neden olan olayda işçinin maddî bir menfaati olmuşsa, altı işgününe riayet etmek koşuluyla olayın üzerinden ne kadar süre geçerse geçsin işverenin haklı fesih imkânı vardır.

Altı iş günlük süre işçi ya da işverenin haklı feshe neden olan olayı öğrendiği günden itibaren işlemeye başlar. Olayı öğrenme günü hesaba katılmaksızın, takip eden iş günleri sayılarak altıncı günün bitiminde haklı fesih yetkisi sona erer.

Somut olayda, davacının hizmet akdinin 03/08/2007 tarihinde meydana gelen, 12/09/2007 tarihli tutanağa ve işletme müdürlüğünün 14/09/2007 tarihli yazısına konu olan usulsüzlük nedeniyle feshedildiği, ancak işverenin fesih sırasında İş Kanunu 26. Maddedeki 6 iş günlük hak düşürücü süreye uyup uymadığının araştırılmadığı anlaşılmıştır. Mahkemece, anılan maddedeki 6 iş günlük hak düşürücü sürenin geçip geçmediği araştırılarak sonuca gidilmesi gerekirken bu husus değerlendirilmeden davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddi hatalıdır..”


 

SONUÇ OLARAK

– İşveren, işçinin ahlak ve iyiniyet kuralları ile bağdaşmayan bir fiili durumunda iş sözleşmesini bildirim sürelerine uymadan derhal feshetme hakkına sahiptir.

– Ancak bu feshin geçerli hüküm doğurabilmesi için; iş sözleşmesi bu fiilin öğrenilmesinden itibaren altı işgünü ve filin gerçekleşmesinden itibaren bir yıl içerisinde feshedilmelidir.

– Bir yıllık hak düşürücü süre işçinin bu fiilden kazanç sağlaması durumunda uygulanmaz. Örneğin hırsızlık yapıp, çaldığı ürünleri satan bir işçi maddi bir kazanç sağlamıştır. Bu durumda işveren olayın üzerinden iki yıl geçmiş olsa dahi fiili öğrenir öğrenmez derhal fesih hakkını kullanabilir.

– Bu sürelerin kaçırılması durumda fesih haklı dahi olsa haksız sayılacak ve işveren ihbar ve kıdem tazminatı ödemek zorunda kalacaktır.

Av. Tuba Özcan

                Okyay | Evren 

Avukatlık & Arabuluculuk Ofisi

Yorum Bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir