İşçiye Hataen Fazla Tazminat Ödenmesi Durumunda, İşçiden İadesi İstenemez '

tazminat-hesabinda-hata

tazminat-hesabinda-hata

İş sözleşmesinin geçerli sebepler olmaksızın feshi durumunda işçi, işe iade davası açabilecektir. Işe iade davasının yapılan yargılaması neticesinde eğer işçi haklı bulunur ise; işçinin işe iadesi ile birlikte işçiye boşta geçen ücretinin ödenmesine ve işe başlatılatılmaması halinde işe başlatmama tazminatının ödenmesine karar verilir.

İşe başlatmama tazminatı, işçinin işe başlatılmaması halinde ödenecek bir tazminat türüdür. İşe iade davasını kazanan işçi, kararın kesinleşmesinden itibaren 10 işgünü içerisinde işverene başvurur. Işveren 1 ay içerisinde işçiyi işe geri alır ya da almaz. Eğer işe almaz ise kararda tespit edilen işe başlatmama tazminatını ödemekle yükümlüdür. Bu tazminat, işçinin en az 4 ay en çok 8 aylık ücreti tutarında belirlenmektedir. Hesaplamada esas alınacak ücret ise içinin asıl ücreti bir diğer adı ile çıplak ücretidir. Çıplak ücret, iş sözleşmesi kurulurken işverenin ödemeyi üstlendiği ücrettir.

Uygulamada genellikle bu tazminat miktarları işveren tarafından hesaplanıp ödenmektedir. Işverene göre daha zayıf konumda olan işçi ise tazminatın hangi ücrete göre hesaplandığını bilememektedir. Işvereninin hesaplayıp yaptığı ödemeleri kabul etmektedir.

Peki işveren tazminat hesabında bir hata yapmış ise, farklı bir ücret üzerinden hesaplama yapmış ise ve bu hatası sebebiyle işçiye fazla ödeme yapılmış ise durum ne olacaktır? Yapılan fazla ödeme işçiden istenebilecek midir?

İşte bu yazımızda bu sorularımızı cevaplayan Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’ nin 2013/8232 E. 2015/4644 K. ve 9.2.2015 tarihli kararı incelenmiştir.

Davacı işveren vekili, davalı işçiye kesinleşen feshin geçersizliği ve işe iade davası üzerine işe başlatılmaması nedeni ile giydirilmiş ücret üzerinden işe başlatmama tazminatının ödendiğini, davalının ayrıca fark alacakları için dava açtığını ve açılan dava davada işe başlatmama tazminatının fazla ödendiğinin bilirkişi raporu ile saptandığını, sehven ödenen fazla işe başlatmama tazminatının davalı işçiden tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı işçi vekili, görev, yetki ve zamanaşımı itirazı yanında işe başlatmanın çıplak brüt ücret üzerinden hesaplanacağına dair hüküm bulunmadığını, işe başlatmama tazminatının kıdem tazminatı gibi yasal hükümlere göre gelir vergisi kesintisine tabi olmadığını, işe başlatmama tazminatının davacı işverenin muhasebe departmanı tarafından hesaplanıp ödendiğini, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece yapılan yargılama sonunda emsal karar gerekçe gösterilerek, işe başlatmama tazminatının çıplak ücretten hesaplanması gerektiği, davacı işveren tarafından işe başlatmama tazminatının ise giydirilmiş ücretten hesaplanıp ödendiği, sehven ödenen fazla miktarın davacıya ödenmesi gerektiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyayı inceleyen Yargıtay 9.Hukuk Dairesine göre;

is-mahkemelerinde-karsi-temyiz

Hukuki muamelenin ( akdin ) kurulmaması, eksik kurulması veya geçersiz kurulması gibi hukuki sebebin geçersiz olması, gerçekleşmemiş olması, sonradan ortadan kalkması, borç olmayan şeyin yanlışlıkla ödenmesi, zenginleşmenin zenginleşenin müdahalesinden doğması, yine zenginleşmenin umulmayan bir olaydan doğması sebepsiz zenginleşme yollarından sayılır. Bir borcu ifa etmek düşüncesiyle veya karşı taraftan bir edimin ifası beklentisiyle yapılan ifalar sonucu vuku bulan kazandırmalar, ifa sonucu zenginleşme oluşturur ve bu sebepsiz zenginleşme konusu olur.

Dava konusu talebi oluşturan sebepsiz zenginleşme davalarında B.K.nun 66. maddesine göre; iade alacaklısının geri alma hakkının varlığını öğrenmesinden itibaren 1 yıl ( 6098 Sayılı TBK.'da bu süre 2 yıl olarak belirlenmiştir ) ve her halde bu hakkın doğduğu tarihten itibaren 10 yıl sonra nedensiz zenginleşmeden doğan iade istemi zamanaşımına uğrar. Bir yıllık süre zarar görenin malvarlığındaki eksilmeye yol açan eylem ve işlemin haksız olduğuna kesin olarak kanı bulunduğu ve mal varlığındaki eksilmenin miktarıyla haksız edinenin şahsını tam olarak öğrendiği tarihten itibaren işlemeye başlayacaktır. 10 yıllık süre ise iade borcunun doğduğu andan itibaren işlemeye başlayacaktır.

Diğer taraftan geri verme borcunun kapsamı, sebepsiz zenginleşen kimsenin iyiniyetli olup olmamasına göre değişir. Zenginleşen kimse iyiniyetli ise, yani malvarlığında gerçekleşen zenginleşmeyi geri vereceğini bilmiyor veya bilmesi gerekmiyorsa, geri verme anında elinde kalmış olan miktarı vermekle borcundan kurtulur. Daha önce elinden çıkmış olan kısmı geri vermekle yükümlü değildir. Geri vermede iyiniyetli kabulde, fakirleşen ve zenginleşenin konumlarına, özellikle sosyal ve ekonomik durumlarına göre mülga BK.'nun 43 ve 44, 6098 Sayılı TBK.'nun 51 ve 52. Maddeleri uyarınca güvenin korunması ilkesinin yargıcın takdir yetkisi ile dengelenerek tamamlanması, bu yolla hakkaniyete ulaşılarak iadesi istenen miktarın azaltılması veya tamamen kaldırılması söz konusu olmalıdır ( Yargıtay İçtihatı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 27.1.1973 gün 6/2 Sayılı kararı. Dairemizin 23.10.2009 gün ve 2009/33526 Esas, 2009/28432 Kararı )

Ayrıca belirtmek gerekir ki taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümünde, bir tarafta oluşturulan güvenin korunması ilkesi de önem taşır. Kanunun getirdiği güvenin korunmasına dair hükümler yanında, tarafların sözlü veya yazılı davranışları bu güven ortamını sağlayabilir. Sağlanan güvenin, güven sorumluluğu kapsamında, hukuken korunması gerekir. G. sorumluluğunda taraflar birbirlerinden bekledikleri güveni boşa çıkarmamalıdır.

hesap-hatasi

Dosya içeriğine göre davalı işçiye açtığı ve kesinleşen feshin geçersizliği ve işe iade kararı sonrası davacı işveren tarafından 10.12.2010 tarihinde banka yolu ile giydirilmiş ücret üzerinden işe başlatmama tazminatı ödenmiştir. Davalı işçinin fark alacaklar için dava açması üzerine açılan davada 5.5.2011 tarihli bilirkişi raporu ile davalı işçiye işe başlatmama tazminatının çıplak ücret üzerinden ödenmesi gerekirken, giydirilmiş ücret üzerinden ödeme yapılarak fazla ödeme yapıldığı saptanmıştır. Bunun üzerine davacı işveren bu saptamanın tespitinden ve öğrenmeden itibaren bir yıl geçtikten sonra 29.11.2012 tarihinde giydirilmiş-çıplak ücret farkından kaynaklanan fazla ödemenin davalı işçiden tahsiline karar verilmesi için bu davayı açmıştır.

Davanın zamanaşımı süresi içinde açıldığı kabul edilse dahi davalı işçi giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanan tazminatın bu ücret üzerinden ödenmesi gerektiğini sanarak kabul ettiğinden iyiniyetli olduğunun kabulü gerekir. Davacı işveren tazminatı hatalı hesaplasa da kendi hesaplaması ile karşı tarafa güven vermiştir. Dava açıldığında hatalı olarak ödenen miktarın iyiniyetli kabul eden davalı işçinin geri verme anında yedinde kaldığı da belirlenmemiştir. Diğer taraftan hatalı ödemeyi yapan davacı işveren ekonomik ve sosyal açıdan üstün, iyiniyetle zenginleşen işçi ise zayıf konumdadır. Güvenin korunması, hakkaniyet ilkeleri gereği bir borcu ifa etmek düşüncesiyle davacı işveren tarafından giydirilmiş ücret üzerinden ödenen işe başlatmama tazminatından fazla ödemenin istenmesi doğru değildir. Davanın reddi yerine yazılı gerekçe ile kabulü hatalıdır.”

Sonuç olarak;

  • Işveren,kendi hatası ile işçiye fazladan ödeme yapmış ise bu, işçinin sebepsiz yere zenginleşmesi demektir.
  • Işveren yanlışlıkla yaptığı bu fazla ödeme için dava açacak ise bu dava sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre görülür.
  • Ancak işverenin hatası ile yapılan bu fazla ödemenin işçiden tahsili mümkün değildir. Çünkü hesaplamanın nasıl yapıldığını bilmeyen ve bilebilecek durumda olmayan ve de işverenine güvenerek ödemeyi kabul eden işçi, iyiniyetli kabul edilmektedir. Işçinin iyiniyeti hukuken korunur ve işverenin hatasının bedeli işçiye yüklenemez.

Av. Tuba Babaoğlu

Konya

 

Yorum Bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir