Rekabet Yasağına Aykırılık Durumunda Fahiş Cezai Şartın Tenkisi

İş hayatında özellikle satış ve pazarlama veya üretim gibi işveren için önemli sayılabilecek departmanlarda çalışan ve işverenin üretim sırları ya da müşteri bilgisi gibi önemli bilgilere ulaşabilecek işçiler ile, işten ayrılmaları halinde aynı sektörde başka bir işyerinde çalışamayacaklarına dair sözleşmeler imzalatıldığını görüyoruz.  İş hukuku anlamında Rekabet Yasağı sözleşmesi olarak adlandırılan bu sözleşmelerin geçerlilikleri bir takım şartlara bağlıdır.  Rekabet yasağının geçerlilik şartlarının ne olduğu ve hangi şartlarda işverenin rekabet yasağına aykırı davranan çalışanına karşı dava açabileceği konularını  20.11.2017 tarihli Rekabet Yasağı Taahhüdünü İhlal Eden Satış Personeline Karşı Açılan Tazminat Davasıbaşlıklı yazımızda okuyablirsiniz.

Bugün ise geçerli bir Rekabet Yasağı sözleşmesinin varlığı halinde bu sözleşme ile öngörülen cezai şartın tümünün istenip istenemeyeceği ve cezai şartın miktarında bir indirim yapılıp yapılamayacağına değinmek istiyoruz.

Rekabet yasağına aykırı davranılması halinde düzenlenen cezanın hukuki dayanağı Borçlar Kanunu’nun 179 vd maddelerinde yazılı “Ceza Koşulu” düzenlemeleridir. Borçlar Kanunu’nun 179.maddesine göre; Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir. 182.maddeye göre ise; Taraflar, cezanın miktarını serbestçe belirleyebilirler ancak Hâkim, aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden indirir.

Maddede yer alan hakimin indirim yetkisinin kullanılıp kullanılanayacağı ise Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 30.11.2017 tarih ve 2016/3787 E – 2017/6789 K sy kararında tartışılmıştır. Karara konu olan olaylarda;

Davacı vekili, davacının 15.07.2011 tarihinde istifa ettiğini, bu tarihe kadar yurtdışı operasyonlar sorumlusu olarak çalıştığını, görevi gereği müvekkil şirketin ticari sırlarına vakıf olduğunu, kısa süre sonra davacı ile aynı sektörde faaliyette bulunan A……. A.Ş’de aynı görevle çalışmaya başladığını, davalının rakip firmaya geçerken davacının müşteri portföyünden ve ticari sırlarından faylandığı, bu nedenlerle şirketlerinin zarara uğradığını, davalının imzaladığı “Rekabet Yasağı ve Ticari Sır Saklama Taahhüdü”nün 3.maddesine göre ayrıldıktan sonra 1 yıl süreyle davacı şirketin faaliyet gösterdiği alanda ve işkolunda … ve bu illerin civarında aynı alanda faaliyet gösteren şirketlerle çalışmayacağını taahhüt ettiğini, 7. maddesinde de en son brüt ücretinin 24 katı cezai şartı ödeyeceğini kabul ettiğini, davalının imzaladığı sözleşmeye uymadığını belirterek 81.658,00 TL’nin en yüksek banka mevduat faiziyle tahsilini talep etmiştir.

Davalı vekili; müvekkilinin davacı şirkette 13 yıldan fazla çalışmış olup kendisinin işi öğrettiği çalışanlar ile kendisinden çok sonra gelen ve aynı unvana sahip çalışanlar arasında sırf üniversite mezunu oldukları için daha fazla zam aldıklarını ve maaşlarının da daha fazla olduğunu, maddi ve manevi olarak tatmin edilmediğini, istifa etmeye mecbur kaldığını, davaya dayanak gösterilen sözleşmeyi çalışmaya başladıktan sonra baskı ile imzaladığını, müvekkilinin müşteri temsilcisi olmadığı, satış ve pazarlama aktivitesi ve imza yetkisinin olmadığını, müşteri portföyünden faydalanıp zarara sebebiyet veremeyeceğini, çalışmaya başladığı A…… A.Ş’nin kurucusu ve ortaklarından …’ın daha önce davacı şirketin ortaklarından ve yönetim kurulu üyesi olup daha sonra şirketten ayrılıp kendi şirketini kurduğunu, davacının yetkililerinin şahsi husumet beslediği, bu nedenlerle bu davanın açıldığını, kendisinin ayrılıp A…… şirketinde çalışmak istediğini üstlerine söylediğini ve yöneticilerin bu durumdan haberdar olduklarını savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, davalının rekabet yasağını ihlal ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.

Dosyayı inceleyen Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’ne göre;  Dava, davalı işçinin sözleşmedeki rekabet yasağına aykırı çalışması nedeniyle sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın tahsiline ilişkindir ve Mahkemece davalının taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinde kararlaştırılan rekabet yasağı taahhüdüne aykırı davrandığı, rekabet yasağını ihlal ettiği kanaatiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Ancak, 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 182. maddesi (818. sayılı Borçlar Kanunu’nun 161. maddesi) uyarınca hakim fahiş gördüğü cezaları tenkis ile mükelleftir. Mahkemece sözleşmedeki cezai şarta ilişkin 7. madde uyarınca talebe bağlı kalınarak 81.685,00 TL ceza koşuluna karar verilmiş ise de cezanın indirilmesi gerekip gerekmediği, cezai şartın fahiş olup olmadığı tartışılmamıştır. Bu nedenle yapılan inceleme ile varılan sonuç eksik incelemeye dayalı olup davalı vekilinin buna ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına bozulması gerekmiştir.


SONUÇ

1- Kararda Rekabet Yasağı’nın geçerli olup olmadığı ile ilgili itirazların “İşveren ancak, işçinin kusurunu ve uğradığı zararı kanıtlayarak TBK m. 444 uyarınca zararının tazminini isteyebileceği.” yönündeki karşı oya rağmen Yargıtay 11.Hukuk Dairesi tarafından reddedildiğini görüyoruz. Dolayısı ile ortada geçerli bir ceza şartın varlığından söz edilebilir.

2- Ancak geçerli bir rekabet yasağı sözleşmesi olsa da, tespit edilen cezai şartın aşırı olması durumunda Mahkemenin bu miktara müdahale etmesi ve cezai şartı tenkis ederek makul bir miktara indirmesi gerekir.

 

Av. Eren Evren
Patent & Marka Vekili

        Okyay | Evren 
Avukatlık & Arabuluculuk 
   www.okyayevren.com

Yorum Bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir