Maluliyet Doğurmayan İş Kazası Sebebi İle Manevi Tazminata Hükmedilir mi ?

Hukukumuzda tazminat;, haksız ve hukuka aykırı bir eylem veya işlem sonucu uğranılan zararın ödetilmesi olarak kabul edilmektedir. Kişinin uğradığı zarar ise, geniş anlamda, bir kimsenin isteği ve arzusu dışında, malvarlığında eksilme ve kişi varlığında incinme, üzülme, acı çekme, yıpranmadır. Malvarlığının eksilmesine “maddi zarar” ve kişi varlığının etkilenmesi ise “manevi zarar” olarak adlandırılmıştır.

Maddi ve Manevi tazminata hükmedilmesi için zarar veren kişinin kusuru veya zarar görülen eylemden bir sorumululuğunun bulunması gerekir. Hakim, zarar verenin kusurunun oranı veya sorumluğunun niteliği ile zarar görenin uğradığı zarara uygun olarak tazminat miktarının tayinini yapar.

Maddi tazminatın tespiti bilimsel usullere göre yapılabilir. Kişinin uğradığı zararın ne olduğu somut bir şekilde belirlidir veya gelecekte uğrayacağı zararlar istatistiki olarak bilimsel yöntemlerle hesaplanabilir. Ancak Manevi zararın miktarının belirlenmesi tamamen hakimin vicdani kanaatine bırakılan ve olaydan olaya ve kişiden kişiye göre değişen bir uygulamadır.

Uygulamada en çok manevi tazminat miktarının tayini sorun çıkartmaktadır. Bazı zamanlarda hafif yaralamalı olaylarda yüksek miktarlarda tazminat tespit edildiği, bazı olaylarda ise kişinin uzun süre yoğun bakımda kalmış olmasına rağmen ailesine düşük miktarlarda manevi tazminat hükmedildiği görülmektedir.

Konu ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 07.02.2018 tarih ve 2017/21-1592 E ve 2018/127 K sy kararında geçen olaylarda da iş kazası sebebi ile uğranılan manevi zarara karşılık yerel mahkemenin hükmettiği manevi tazminat miktarı ile 9.Hukuk Dairesi arasında bir çekişme yaşanmış, Yerel Mahkemenin kararı iki defa bozulmuş ve ikinci defa direnme üzerine olaya Hukuk Genel Kurulu el koymuştur.

Karara konu olan olaylarda;

1- Davacının İddiaları

Davacı vekili müvekkilinin davalıya ait işyerinde gelberici olarak çalıştığını, 09.08.2008 tarihinde işyerinde yemek yenilen zeminin çökmesi sonucu iş kazası geçirdiğini, kazanın meydana gelmesinde tüm kusurun davalılara ait olduğunu, müvekkilinin kaza sebebiyle bacağının ve kalçasının kırıldığını, vücuduna iki adet platin takıldığını ve yürümekte zorluk çektiğini, müvekkilinin iş kazasından dolayı büyük acı ve ızdırap yaşadığını, yürüyemediğinden herhangi bir işte çalışmadığını, bu durumun müvekkilini manen yıprattığını belirterek 40.000 TL manevi tazminat ile şimdilik 100 TL iş gücü kaybı tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

2- Davalının Savunması

Davalı vekili davaya konu olan kazanın iş kazası olmadığını, müvekkilinin çalışanların yemeğini kendisinin tedarik ettiğini ve yemeklerin güvenli bir yerde yenildiğini, ancak davacının bir vatandaşın minnet duygusuyla işçilere söylediği yemeği yerken kendi davranışı sonucu kazaya maruz kaldığını, bu sebeple müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, tüm işçilere eğitim verildiğini ve verilen eğitimlerde mahalle sakinleri ile ilişki kurulmaması ve onlardan yiyecek ve içecek bir şey alınmamasının belirtildiğini, davacının yaralanması üzerine müvekkil tarafından davacının kusurlu olmasına rağmen tüm tedavi ve özel giderlerinin karşılandığını, müvekkilinin iyi niyetine karşın davacının fahiş manevi tazminat ve saklı maddi tazminat talebinde bulunduğunu, davacının maluliyet oranının saptanması gerektiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

3- Yerel Mahkemenin Kararı

Mahkemece 06/06/2012 verilen ilk kararda ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihinde işçinin 31 yaşında oluşunun göz önünde tutulduğu, olayın işvereninin sağlık ve güvenlik önlemlerini yeterince almamasından kaynaklandığı gerekçesiyle 20.000 TL manevi tazminatın olay tarihinde işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiştir.

4- Yargıtay 21.Hukuk Dairesi’nin İlk Kararı

Hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi zarar adı ile zarar görene verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır.

Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna dair zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir.

Davacı sigortalının sürekli iş göremezlik oranının % 0 olduğu, mahkemece hükme esas bilirkişi kusur raporunda davacı sigortalının % 20 oranında müterafik kusuru bulunduğunun belirtildiği, 06.06.2012 tarihli hüküm ile davacı sigortalı yararına 20.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verildiği, iş bu kararın davalı tarafça temyizi üzerine, Dairemizin 18.03.2013 tarihli kararı ile davacı yararına hüküm altına alınan manevi tazminat miktarının çok fazla olması sebebiyle bozulmasına karar verilmiştir.

5- İlk Derece Mahkemesi’nin Bozma Kararı Üzerine Verdiği Karar

Mahkemece bozma kararına uyularak verilen 12/09/2013 tarihli ikinci kararda ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihinde işçinin 31 yaşında oluşunun gözönünde tutulduğu, olayın işvereninin sağlık ve güvenlik önlemlerini yeterince almamasından kaynaklandığı gerekçesiyle manevi tazminat talebinin kısmen kabulüyle 15.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiştir.

6- Yargıtay 21.Hukuk Dairesi’nin İkinci Kararı

Dairemizin bozma ilamına uyulmasına rağmen davacı sigortalı yararına manevi tazminata karar verilirken bozma ilamı gereğinin yerini getirilmediği ve davacı yararına hükmedilen 15.000,00 TL manevi tazminatın fazla olduğu ortadadır.

Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

7- Direnme Kararı

Yerel mahkemece ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, işçinin yaşı, olay tarihi, iş kazası neticesinde davacının operasyona maruz kalması, her ne kadar maluliyeti %0 olsa dahi iş kazasına bağlı olarak 3-4 ay süre ile olay sebebiyle iş ve güçten kaldığı, bir müddet evde yattığı ve çalışamadığı gibi durumların göz önüne alındığı, olayın işvereninin sağlık ve güvenlik önlemlerini yeterince almamasından kaynaklandığı ve empati de kurulduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

yargitay

8- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun Kararı

Direnme kararının Davalı tarafça temyiz edilmesi üzerine dosya Hukuk Genel Kurulu’nun önüne gelmiştir.

Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, somut olay bakımından iş kazası sebebiyle davacılar yararına takdir edilen manevi tazminat miktarının fazla olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Manevi tazminat isteminin temelinde, davalının haksız eylemi yatmaktadır. Bilindiği üzere, haksız eylemin unsurları; zarar, kusur, fiil ile zarar arasında illiyet bağı ve fiilin hukuka aykırı olmasından ibarettir.

Manevi tazminat, duyulan elem ve ızdırabın kısmen ve imkân nispetinde iadesini amaçladığından hâkim, Medeni Kanunun 4. maddesi gereğince hak ve nesafete göre takdir hakkını kullanarak, manevi tazminat miktarını tespit etmelidir.

Hâkim belirlemeyi yaparken somut olayın özelliğini, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, maluliyet oranını, beden gücü kaybı sebebiyle duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmelidir ( Hukuk Genel Kurulunun 28.05.2003 gün 2003/21-368-355; 23.06.2004 gün 2004/13-291-370 ve 19.06.2013 gün 2013/21-20-868 Sayılı kararları ).

Hâl böyle olunca, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, direnme kararında açıklanan nedenlere, tarafların kusur durumu ve davacıların uğradığı zarar ile olayın meydana geldiği tarihteki paranın alım gücü dikkate alındığında yerel mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarı yerindedir.

Buna göre yukarda belirtilen ilkeler ve maddi olgular dikkate alınarak takdir edilen manevi tazminat miktarına dair yerel mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olup direnme kararının onanması gerekir.


SONUÇ

1- Manevi tazminat miktarı belirlenirken;  somut olayın özelliğini, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, maluliyet oranını, beden gücü kaybı sebebiyle duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmelidir

2- İş Kazası sebebi ile maluliyet hiç olmasa bile %80 kusuru olan işveren aleyhine 15.000 TL’sı tazminata hükmedilmesi hukuka uygun olarak kabul edilebilir

Av. Eren Evren
Patent & Marka Vekili

        Okyay | Evren 
Avukatlık & Arabuluculuk 
   www.okyayevren.com

 

Yorum Bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir