İşverenin Feshe Davet Etmesi Sureti İle İkale Sebebi ile Fesih

isci-isveren-anlasma-ikale
isci-isveren-anlasma-ikale
İş Hukukunda taraflar iş sözleşmesini yasal gerekçelere dayandırmak sureti ile tek taraflı bir şekilde feshedebileceği gibi her iki tarafın fesih üzerinde karşılıklı uzlaşması sonucunda anlaşarak iş sözleşmesini sona erdirmeleri de mümkündür. İşçi ve İşveren'in karşılıklı anlaşmak sureti ile iş sözleşmesini sona erdirmesine ikale adı verilmektedir.

İş sözleşmesinin ikale yöntemi ile sona erdirilmesi için Yagıtay'ca işçiye normal koşullarda hak ettiği şartlardan bir miktar daha fazla ödeme yapılması gerektiği belirtilmektedir. Örneğin Kıdem + İhbar tazminatına ilave 2-4 maaş arası bir ek ödeme veya işçinin normalde alamayacağı başka bir menfaatin yani Makul Yararın sağlanması gerekmektedir. Aksi takdirde ikale sözleşmesi geçersiz sayılıyor. (Yargıtay 22.Hukuk Dairesi 25.02.2013 tarih ve 2013/3340 E ve 2013/3675 K)

İkale sözleşmesinin bir başka türü de işverenin işçiyi feshe davet etmesi. İşveren bir genel duyuru ile işletmesel gerekler ile işçi sayısında azaltma yapmak gerektiğini beyan ederek kendi isteği ile iş sözleşmesini feshetmek isteyenlere başvurmaları halinde yasal hakları ödeneceğini belirtebilir. Bu durumda da işverenin teklifi üzerine başvuran işçi ile işveren arasında ikale anlaşması yapılmış varsayılır.

Fakat Yargıtay 9.Hukuk Dairesi'nin 04.03.2013 tarih ve 2010/49443 E ve 2013/7361 K sy kararına konu olan olaylarda yukarıda yazdığımız prensiplere aykırı bir durum gerçekleşmiştir. Şöyle ki;

Davalı işveren; 08.01.2008 tarihli, iş yükünün azalması nedeniyle dileyen çalışanların anlaşmalı olarak ve hakları ödenmek kaydıyla sonlandırılacağına ilişkin yazı yayınlamış ve davacı 24.03.2008 tarihli dilekçe ile başvurarak, bu haktan 25.05.2008 tarihi itibariyle yararlanmak istediğini bildirmiş Ancak davalı tarafından bu başvuru değerlendirilmemiş ve işçinin başvurusu istifa olarak kabul edilmiş ve davacıya hakları ödenmemiştir.

Davacı, kıdem tazminatı ile yıllık ücretli izin alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiş Davalı işveren ise 24.03.2008 tarihinde, işçinin kendisinin istifa ettiğini ileri sürerek kıdem tazminatı alamayacağını savunmuştur.

Yerel Mahkemece; davalının duyurusuna göre taraflar arasında bir anlaşma olması gerektiği, bu anlaşma yapılmadan davacının kendisinin istifa ettiği gerekçesi ile kıdem tazminatı isteğinin reddine karar verilmiştir.

Yargıtay 9.Hukuk Dairesi ise kararında;

Davacının 24.03.2008 tarihli dilekçesinin altında iki direktörün uygundur yazısı ve imzaları bulunduğu, ayrıca genel müdürün, insan kaynaklarına gerekli işlemin yapılması için dilekçeyi havale ettiği anlaşılmaktadır. Davacı bu dilekçesinde ayrılmak için neden belirtmemişse de ihtarında davalı genelgesine dayanarak dilekçe verdiğini açıkça dile getirmiştir.

İşverenin anılan genelgesi nedeniyle 100'ün üstünde çalışanın, karşılıklı uzlaşması ile iş yerinden ayrıldığı dosyadaki kayıtlardan anlaşılmaktadır. 

Davacının iş sözleşmesinin, işverenin icabı davacının da kabulü ile gerçekleştiği açık olduğu halde yerinde olmayan gerekçe ile kıdem tazminatı isteğinin reddine karar verilmesi hatalıdır.

gerekçeleri ile Kıdem Tazminatını reddeden Yerel Mahkemenin kararı bozulmuştur.

——————————————————————————————————————–

SONUÇ
 
  • İşveren ile işçi arasındaki iş sözleşmesi ikale yöntemi ile bozulabilir. 
  • İkale anlaşmasının yazılı yapılmasına gerek yoktur. İşverenin feshe davet teklifi üzerine istifa eden işçinin sözleşmesinin ikale ile son bulduğu kabul edilir
 

 

Avukat Eren Evren
Okyay & Evren Avukatlık Ofisi

1 yorum

Yorum Bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir