Sadakat borcu, işveren açısından işçiyi koruma ve gözetme, işçi açısından ise işverenin ve işyerinin çıkarlarını koruma, işverene ekonomik, ticari veya mesleki bakımdan zarar verebilecek her türlü davranıştan kaçınma borcu biçiminde kendini gösterir.
Sadakat borcu, işçi ile işveren arasındaki iş ilişkisinin karşılıklı borç doğuran kişisel bir ilişki olmasının doğal bir sonucudur. Sadakat borcunu ihlal edebilecek işçinin, davranışlarının neler olabileceğinin önceden belirlenmesi ve tek tek sayılması mümkün değildir. Ancak, işverenin haklı nedenle fesih hakkını hükme bağlayan İş Kanunu’nun 25. maddesinin 2. bendinin b, d ve e fıkralarında bu borca aykırılık halleri yer almaktadır. Kanunun (e) fıkrasına göre işçi “işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda” bulunamaz. Görülüyor ki, bu hükümde sadakat borcuna aykırı, diğer deyimle doğruluk ve bağlılığa uymayan bazı haller örnek olarak gösterilmiş ancak benzer davranışların da bu borcun ihlalini oluşturacağı kabul edilmiştir.
İşçinin örneğin işyerinde işi bırakıp gazete okuması veya uyuması, hastalık bahanesiyle işi bırakıp maça gitmesi, raporlu iken başka işyerinde çalışması, hesap vermekten ya da işverene ait parayı ödemekten kaçınması, rüşvet alması, belgelerde tahrifat yapması, diğer işçileri işverene zarar verecek davranışlara kışkırtması gibi davranışları sadakat borcuna aykırılık oluşturur. Bunun gibi, işçinin iş sözleşmesi devam ederken başka işyerinde çalışması da doğruluk ve bağlılık ilkesine aykırıdır.
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 21.02.2013 tarihli ve 2012/14306 E. 2013/3427 K. sayılı kararında bu konuyu incelemiştir.
Dava, davacının ödenmeyen kıdem ve ihbar tazminatı, ücret, fazla mesai, ulusal bayram genel tatil ve yıllık izin alacaklarının davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, ücret alacağı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının işyerinde çalışırken başka kurumda memur olarak işe başladığı halde haber vermeyerek ücret ve diğer sosyal hakları almaya devam ettiğinden iş sözleşmesi haklı olarak feshedildiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, davalı şirket bünyesinde işçi olarak çalışan davacının, Aralık2005 tarihinden itibaren Ankara Büyükşehir Belediyesi Basın Yayın Hakla İlişkiler Dairesi Başkanlığında görevlendirilerek işçi olarak çalışmaya devam ettiği, bu atamanın ve naklin re’sen yapıldığı ayrıca davacının güveni kötüye kullandığı ve devamsızlık yaptığı davalı tarafça ispatlanamadığından iş sözleşmesinin davalı tarafça haksız olarak feshedildiği kabul edilerek bilirkişinin hesaplamalarına göre alacakların davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Karar davalı tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Kararı inceleyen Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’ne göre;
“Davacının davalı işyerinde01.05.1997 tarihinde işe girdiği, geçici görevlendirme ile davalı şirketin büyük hissedarı olan Ankara Büyükşehir Belediyesi bünyesinde bir süre çalıştığı, iş sözleşmesi sona ermeden bu işyerine 22.02.2010 tarihinde 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na göre atamasının yapıldığı ve aynı zamanda davalı işyerinde de ücret almaya devam ettiğinin anlaşılması üzerine 4857 sayılı İş Kanunu’nun25/II-(e) ve (g) bentleri uyarınca iş sözleşesinin feshedildiği anlaşılmaktadır.”
“Davacının davalı işyerinde devam eden bir iş sözleşmesi var iken başka işyerinde çalışması doğruluk ve bağlılığa aykırı olduğundan haklı fesih şartları bulunan somut olayda davacının kıdem ve ihbar tazminatını hak edemeyeceği açık iken yanılgılı değerlendirme ile kıdem ve ihbar tazminatına hükmedilmesi bozma sebebidir.”
SONUÇ
İşçi, iş görme borcunu yerine getirirken sadakatle çalışmalı, doğruluk ve bağlılığa aykırı hareket etmekten kaçınmalıdır. Aksi halde işverene haklı fesih imkanı doğmaktadır.
Devam eden bir iş sözleşmesi var iken başka bir işyerinde çalışan işçinin, sadakat borcuna aykırı hareket ettiği ve bunun sonucu olarak, iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı nedene dayalı olarak feshedildiğinin kabulü gerekir.
Stj. Av. Gözde Gökçe
Okyay | Evren
Avukatlık & Arabuluculuk Ofisi
Not: Bu yazı Av. Eren Evren tarafından incelenerek yayına uygun bulunmuştur.

