İnşaat İşlerinde İşin Bölünüp Farklı İşverenlere Verilmesi

 Uygulamada özellikle alt işveren (taşeron)ilişkisinin kurulduğu ve projeyi alan taahhüt eden ana firmaların alt işleri bölüp farklı işverenlere verdikleri görülmektedir. Bunun gibi gösterişli lansmanlar ile satış yapan şirketlerin bazen de o inşaatın asıl müteahhidi olmadıkları ve projeyi veya ihaleyi aldıktan sonra “Anahtar teslimi iş” adı altında diğer şirketlere devrettikleri vakıalar ile de karşılaşılmaktadır.

Bu şekilde gerçekleştirilen işlemlerde projeye markasını veren şirketin ekonomik anlamda güçlü ancak işi devrettiği taşeronların ise ekonomik olarak zayıf oldukları ve genelde iş bitiminde ulaşılamaz durumda olmakta veya bazen de iş bitmeden borçlar sebebi ile işyerini terk etmektedirler.

Böylesine bir durumda işçilerin ücret ve diğer alacaklarını hiç ya da eksiksiz alamamaları, proje konusu inşaatı satarak ekonomik gelir elde eden büyük şirketlerin ise projede çalışan işçilerin haklarından sorumlu olmama iddiasında bulunmaları gündeme gelebilir.a

İş Kanunu’nun 2/6.maddesine göre; Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir.

Yine maddenin devamına göre; asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.

Peki inşaat işlerinin anahtar teslimi olarak tümden bir başka işverene devri veya işin bölünüp çeşitli alt işverenlere verilmesi halinde işçiler gerçekten de projede asıl olarak gözüken şirketten “asıl işveren” olduğu iddiası ile alacaklarını alabilecekler midir ? Asıl şirketin işçilik alacaklarından sorumluluğu nedir ?

Bu soruya İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 9.Hukuk Dairesi’nin 20.06.2017 tarih ve 2017/286 E ve 2017/731 K sy kararında cevap verilmiştir. Karara konu olan olaylarda;

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, asıl işveren F1 Yapı İnşaat San. ve Tic. A.Ş tarafından alt işveren F2 İnşaat A.Ş’ye yaptırılan İzmir-Karşıyaka F1 X1 konutlarının inşaatında haritacı olarak 10.05.2012-09.07.2014 tarihleri arası aylık 1.600,00 TL net ücretle haftanın 6 günü 08:00-20:00 saatleri arasında çalışıldığını, bazı günler ise haftanın 3 günü saat 21:00’e kadar çalıştığını ve iş akdi haksız ve önelsiz olarak sona erdirilen davacı müvekkiline ihbar tazminatı, fazla çalışma, maaş ücreti, genel tatil, hafta tatili ücretlerinin tüm uyarılara rağmen işveren tarafından ödenmediğini iddia ederek F1 ve F2 şirketlerine karşı alacak davası açmıştır.

Davalı F1 Yapı İnşaat San. ve Tic. A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, müvekkili firmanın işçisi olmadığını, davacı ile müvekkili şirket arasında herhangi bir hizmet akdi ve dolayısıyla iş ilişkisi bulunmadığını, anahtar teslimi ihale edilen dava konusu iş ile ilgili uyuşmazlıkta davalılar arasında asıl işveren- alt işveren ilişkisinin söz konusu olmadığını, alt işveren- üst işveren ilişkisinin söz konusu olabilmesi için o işyerindeki işçi çalıştıran asıl işverenin bulunması, işin bir bölümünün başka bir yükleniciye verilmesi, yükleniciye verilen işte asıl işverenin ayrıca işçi çalıştırmaması, yüklenici işçilerinin çalışmasını sadece bu işyerine hasretmesi gerektiğini, oysa X1 projesinin üzerine inşa edildiği gayrimenkulün (parselin) maliki ve inşa edilen konutların pazarlayıcısı ve satıcısı durumunda olan müvekkili firma ile F2 İnş. A.Ş arasında imzalanan sözleşmedeki proje konusu işin anahtar teslimi verildiğini, müvekkili şirketin İş Kanunu kapsamında asıl işveren sıfatının bulunmadığını, bu sebeple müvekkili şirkete husumet yöneltilemeyeceğini, anahtar teslimi inşaat sözleşmesinde işin yürütümü ile ilgili değil, iş sahibinin denetim ve gözetim haklarının kullanılmasına ilişkin hükümlerin yer aldığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davacının işvereni olarak gözüken F2 şirketi ise davaya cevap vermemiştir.

İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonrasında; davacının, davalılar arasında imzalanan 17/04/2012 tarihli X1 Projesi Anahtar Teslimi Götürü Bedel Sözleşmesi kapsamında F2 İnşaat A.Ş. işçisi olarak davalıya ait işyerinde 11/05/2012-09/07/2014 tarihleri arasında 2 yıl, 1 ay, 29 gün süreyle çalıştığı, davalı ile ihbar olunan F2 İnşaat A.Ş. arasında 4857 sayılı Yasanın 2.maddesi kapsamında asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunduğu, bu nedenle davacının iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarından müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları, 28/12/2015 tarihli ek bilirkişi raporundaki hesaplamalar esas alınarak ve taleple bağlı kalınarak davanın kabulüne karar verildiği gerekçesiyle davacının çeşitli işçilik alacakları hüküm altına alınmıştır.

Kararı Davalı Vekili istinaf etmiştir.

yargitay

Dosyayı inceleyen İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 9.Hukuk Dairesi’ne göre;

Taraflar arasındaki en önemli uyuşmazlık, davalı F1 Yapı İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş’nin dava konusu işçilik alacaklarından sorumlu tutulup tutulamayacağı ve sorumluluğun kapsamı noktasındadır. Davacının muvazaa iddiası da bulunmamaktadır.

Somut olayda davalı F1 Yapı İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin faaliyet konusu, inşaat işleridir. Yapacağı ve pazarlayacağı bina veya dairelerin inşaat işi kısmını bölüp değişik şirketlere yaptırmakta, inşaat tamamlandıktan sonra satış ve pazarlama işlerini ise kendisi yapmaktadır.

Somut olayda davalı F1 Yapı İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş., inşaat yapımı, kontrol ve denetimi, biten bina veya dairelerin satış veya pazarlaması işiyle iştigal etmektedir. Şirket, maliki olduğu arsa üzerinde kendi hazırladığı projeye uygun binaların yapılması işini bölerek alt işveren F2 İnşaat A.Ş.’ye götürü bedelli eser sözleşmesi ile vermiş, binaların yapılması sırasında kontrol ve denetim işlerini uhdesinde tutmuştur.

4857 sayılı Yasanın 2. maddesi anlamında alt işverenlik ilişkisinin eser sözleşmesi, kira sözleşmesi, taşıma sözleşmesi ve benzeri bir sözleşmeye dayanması mümkündür. Somut olayda, alt işverene verilen iş, götürü bedelle inşaat yapım işidir. Davalının faaliyet konusu inşaat yapım, denetim ve satış işi olmakla F1 Yapı İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. ile F2 İnşaat A.Ş. arasındaki ilişki, İş Hukuku anlamında bir alt işverenlik ilişkisidir.

Her ne kadar davalı F1 Yapı İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. işi anahtar teslimi verdiğini ve sadece İş Kanunu’nun 36. maddesi anlamında sorumlu olabileceğini savunmuş ise de 36. madde, faaliyet konusu inşaat-yapım-onarım işi olmayan kamu kurumu niteliğindeki tüzel kişilerin, müteahhide anahtar teslimi ile ve süreli olarak verdikleri inşaat-yapım-onarım işlerinde uygulanabilecek bir hükümdür. Bu nedenle ve İş Kanunu’nun 2. maddesinin emredici ve işçiyi koruyucu bir hüküm oluşu gözetildiğinde yerel mahkemenin dava konusu bütün işçilik alacaklarından davalı F1 Yapı İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin sorumlu tutulması isabetlidir. Şirketler arasındaki ticari ilişki ve rücü ilişkisi, İş Hukuku’nun konusu değildir.

gerekçesi ile F1 Yapı’nın bu yöndeki istinaf talepleri reddedilmiş ancak alacağın esasına yönelik farklı değerlendirmeler yapılmıştır.

Av. Eren Evren

        Okyay | Evren 
Avukatlık & Arabuluculuk 
   www.okyayevren.com

 

 

Yorum Bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir