Haklarını Alamayan İşçilerin İşyerinde Toplanmaları ve İşverene Karşı Örgütlenmeleri

isyerinde-toplu-isyan

isyerinde-toplu-isyan

 

İşçi alacakları, en basit tabiri ile işçinin işverene ait işi, emeği, birikimi ve vaktini kullanarak yerine getirmesi sonucunda hak ettiği kazançtır. İşçi alacaklarının günlük yaşamda en sık bilinen hali mesai ücretidir.

4857 sayılı kanunun 24. Maddesinde belirtildiği üzere, işveren tarafından işçinin ücreti kanun hükümleri veya sözleşme şartlarına uygun olarak hesap edilmez veya ödenmezse, çalışma şartları uygulanmazsa işçi haklı nedenle iş akdini feshedebilir.

Kuşkusuz normal mesai haricinde fazla çalışma ve fazla sürelerle çalışma ücretlerinin ödenmemesi ve işçinin primlerinin gerçek ücret üzerinden yatırılmaması da haklı nedenle feshe uygun gerekçeleri oluşturacağı kabul edilmelidir. Bu bakımdan 4857 Sayılı İş Kanununun 24/II-e bendinde sözü edilen ücret, geniş anlamda ücret olarak değerlendirilmeli, ikramiye, primi, yakacak yardımı, giyecek yardımı, fazla mesai, hafta tatili, genel tatil gibi alacakların ödenmemesinin de işçiye haklı fesih imkânı tanımakta olduğu göz ardı edilmemelidir.

Ayrıca aynı kanunun 32.maddesinin 5.fıkrasına göre: “İş sözleşmelerinin sona ermesinde, işçinin ücreti ile sözleşme ve Kanundan doğan para ile ölçülmesi mümkün menfaatlerinin tam olarak ödenmesi zorunludur.” Bu “zorunluluk” karşısında ihtarnameye gerek kalmadan işverenin, ücreti ödemesi gerektiği tarihte temerrüde düştüğünün kabul olunması gereklidir.

Peki bir işçinin, ödenmeyen işçilik alacakları için birlikte hareket etmek adına diğer işçilerle bu konuyu görüşmesi durumunda ne olacaktır? Bu durum, diğer işçileri işverene karşı kışkırtma anlamına mı gelecektir yoksa hak arama kapsamında mı değerlendirilecektir?

Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 06.03.2014 tarihli 2013/10675 E. 2014/7363 K. sayılı kararında bu sorunun cevabı tartışılmıştır;

Davacı, davalıya ait işyerinde 30/09/2004 -17/09/2012 tarihleri arasında formen olarak çalıştığını, 17/09/2012 tarihinde ise müvekkilinin iş akdinin işveren tarafından haklı veya geçerli bir neden olmaksızın feshedildiğini, çalıştığı dönemlere ait ödenmeyen mevzuattan ve davalı şirket ile davacının üyesi bulunduğu Tek Gıda İş Sendikası arasındaki çeşitli dönemlere ait, toplu iş sözleşmelerinden kaynaklanan haklarını defalarca sözlü olarak ve ayrıca İstanbul 5. Noterliği kanalı ile göndermiş olduğu 28/08/2012 tarih ve 12437yevmiye numaralı ihtarname ile talep ettiğini, iş akdinin müvekkili tarafından bu sebeple feshedildiğinin düşünüldüğünü ancak yazılı veya sözlü olarak fesih sebebinin bildirilmediğini, 18/09/2012 tarihinde iş yerine gittiğinde işyerinden çıkarıldığını söylediğini, iş akdinin usulüne uygun olarak feshedilmediğini, dava açıldıktan sonra ihtarname gönderildiğini ve bu ihtarnamede işyerinde huzur bozucu davranışlar sergilediğinin, diğer çalışanları davalı şirkete karşı kışkırttığının, bu şekilde işyeri barışını ve çalışma düzenini bozduğunun belirtildiği, feshin geçerli ve haklı sebeplere dayalı olmadığını belirterek feshin geçersizliğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı, davacının sadakate uymayan hareketlerde bulunmak, işveren temsilcileri aleyhine gerçek dışı ihbar ve iftirada bulunmak ve 4857 Sayılı Yasanın 25. Maddesinin II/b bendi hükümlerine göre, işçinin işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnatlarda bulunması ve işçinin işverenin güvenini kötüye kullanmak gibi, doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması sebebi ile haklı sebeplerle feshedildiğini, davacının hukuken herhangi bir hakkı bulunmaması sebebi ile işyerinde haksız talepler ileri sürdüğünü, diğer çalışanları da kışkırtmak sureti ile işveren aleyhine işyerinde faaliyetler düzenlediğini, düzenlenen faaliyetlere fiilen katılması sebebi ile işveren nezdinde davacıya duyulan güvenin sarsıldığını, davacı ile görüşülmesine ve sözlü uyarılarda bulunulmuş olmasına rağmen davacının işverene karşı olan sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışlarında ısrarcı olduğunu, davacının son dönemlerde şirket aleyhinde faaliyetlerde bulunarak fazla mesai ücretlerinin tam olarak ödenmediği iddiasında bulunduğunu, davacı ve bir grup çalışan tarafından işyerine ihtarname gönderilerek davalı şirketten fazla mesai alacaklarının olduğu iddiasında bulunulduğunu, feshin usulüne uygun olarak yapıldığını belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece davacının iş sözleşmesinin feshinin haksız ancak geçerli nedene dayandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı inceleyen 9. HD,

yargitay

Somut olayda davacının iş sözleşmesi işyerinde işçileri mesnetsiz talepleri yönünde gruplaştırdığı ve onları işverene karşı kışkırttığı, buna yönelik toplantılar yaptığı gerekçesiyle haklı nedenle feshedilmiştir.

Dosya içeriğine göre mahkeme kabulünde olduğu üzere davacı fazla çalışmalarının, genel tatil alacaklarının eksik ödendiği gerekçesiyle diğer çalışanlarla birlikte işverene ihtarname gönderdiği, ayrıca bu alacaklarının tahsili amacıyla alacak davası açtığı, davacı ile birlikte yine başka işçilerin de iş sözleşmelerinin aynı nedenle feshedildiği anlaşılmaktadır.

Davacının iş yerinde fazla çalışmalarının, genel tatil ücretlerinin toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ödenmediği düşüncesi ile birlikte hareket etmek anlamında diğer işçilerle bu konuyu görüşmesi işçinin aleyhine yorumlanmaması gerekir.

Davacının hak aramak için çeşitli hukuksal yolları kullandığı, bu amaçla diğer işçilerle işyerinde bu konuyu görüşmesinin, diğer işçilerle birlikte ihtarname göndermesinin diğer işçileri işverene karşı kışkırtması anlamına gelmeyeceği, davacının bu tür davranışların işyerinde ne gibi olumsuzluklara yol açtığının somut verilerle kanıtlanmadığı, bu nedenle davacının iş sözleşmesinin feshinin geçerli nedene dayanmadığının kabulü gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.

SONUÇ

4857 sayılı İş Kanununun ilgili maddelerinde düzenlendiği üzere, işçinin ücreti, kanun hükümleri veya sözleşme şartlarına uygun olarak hesap edilmez, ödenmez veya çalışma şartları uygulanmazsa işçi haklı nedenle iş akdini feshedebilir. Ayrıca işçilik alacakları ödenmeyen işçi, işverene ihtarname çekebileceği gibi alacaklarının tahsili amacı ile alacak davası da açabilir. İşçinin ilgili durumu diğer işçilere söylemesi ve onlarla birlikte hareket etmesi durumunda, hak aramanın diğer işçileri işverene karşı kışkırtma olarak kabul edilemeyeceği ve işçi aleyhine olumsuz yorum yapılamayacağının kabulü gereklidir.

Stj. Av. Gözde Gökçe

             Okyay | Evren 

Avukatlık & Arabuluculuk Ofisi

       www.okyayevren.av.tr

Yorum Bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir