Ekonomik Zorluk, Ücretin Ödenmemesi İçin Geçerli Bir Sebep midir ?

İşçinin emeğinin karşılığı olan ücret işçi için en önemli hak, işveren için en temel borçtur. 4857 Sayılı İş Kanununun 32/4. maddesinde ücretin en geç ayda bir ödeneceği kurala bağlanmıştır. Yine İş Kanununda, 5953 Sayılı Basın İş Kanununun 14. maddesinde öngörüldüğü gibi ücretin peşin ödeneceği öngörülmemiştir. Buna göre, aksi bireysel ya da toplu iş sözleşmesinde kararlaştırılmadığı sürece işçinin ücreti bir ay çalışıldıktan sora ödenmelidir.

Ücreti ödenmeyen işçinin bu ücretini işverenden dava ya da icra takibi gibi yasal yollardan talep etmesi mümkündür.

Ücreti ödenmeyen işçinin alacağı konusunda takibe geçmesi ya da ücreti ödeninceye kadar iş görme edimini yerine getirmekten kaçınması, iş ilişkisinin devamında bazı sorunlara yol açabilir. Bu bakımdan, işverenle bir çekişme içine girmek istemeyen işçinin, haklı nedene dayanarak iş sözleşmesini feshetme hakkı da tanınmıştır.

İşçinin ücretinin kanun veya sözleşme hükümlerine göre ödenmemesi işçiye bu imkanı verir. Ücretin hiç ya da bir kısmının ödenmemiş olması bu konuda önemsizdir.

Ülke ekonomisinin içinde bulunduğu hava sebebi ile bir çok işletmenin nakit olarak sıkışık durumda olduğu veya gerçekten sıkışıklık yaşamasa bile bunu gerekçe göstererek işçilere ödenecek ücretlerin geciktirilmesi gibi durumların yaşandığını görmekteyiz. Peki ekonomik zorluk ücretlerin ödenmemesi veya geciktirilmesi için geçerli bir sebep midir ?

Yargıtay 9.Hukuk Dairesi’nin 17.04.2018 tarih ve 2017/6481 E sy kararında bu konu tartışılmıştır. Davaya konu olan olaylarda;

1- Davacının İddiası

Davacı vekili; müvekkilinin davalıya ait iş yerinde 2000 yılından 09/02/2013 tarihine kadar işçi olarak çalıştığını, 09/02/2013 tarihinde davalı şirket ortağı Hüseyin Ay’a ödenmeyen maaşların ödenmesi ve almakta olduğu maaşa zam yapılması talebi iletildiğini ve Hüseyin Ay’ ın ” bu maaşla çalışırsan çalış, çalışmazsan git, bende alacağın yok ” şeklinde beyanda bulunduğunu, bunun üzerine iş yerinden aynı gün ve saat 17.00′ de ayrıldığını, ekonomik ve sosyal açılardan daha güçlü olan davalı karşısında haklılığını ispat edemeyeceği düşüncesiyle Bucak Noterliğinin 11/02/2013 tarih ve 2239 yevmiye sayılı ihtarnamesi ile iş akdini feshetmek durumunda kaldığını iddia ederek kıdem tazminatı alacağı, yıllık ücretli izin alacağı,ücret alacağının, fazla mesai ücreti alacağının, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağının davalı işverenden tahsiline karar verilmesini istemiştir.

2- Davalının Savunması

Davalı vekili, davacının iş yerinde asgari ücret tarifesi ile çalıştığını, son bir yıl boyunca işyerinde sürekli huzur bozucu tavırlar sergilediğini müşteri ile olan diyaloglarına dikkat etmeyip, iş disiplinine uygun olmayan tavırlar sergilemeye başladığını, birçok kez işe gelmediğini ve çalışma düzenini aksattığını, son olarak gene işe geç başladığı bir gün davalı şirket yetkilisince uyarıldığını ve kendisine yapılan uyarı neticesinde davacının iş yerini kendisinin terk ettiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

3- Yerel Mahkemenin Kararı

Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir

yargitay

4- Yargıtay 9.Hukuk Dairesi’nin Kararı

Kararı davacı avukatı temyiz etmiştir.

Yargıtay’a göre; Ücretin ödenmediğinden söz edebilmek için işçinin yasa ya da sözleşme ile belirlenen ücret ödenme döneminin gelmiş olması ve işçinin bu ücrete hak kazanmış olması gerekir. 4857 Sayılı İş Kanununun 24/II-e bendinde sözü edilen ücret, geniş anlamda ücret olarak değerlendirilmelidir. İkramiye, primi, yakacak yardımı, giyecek yardımı, fazla mesai, hafta tatili, genel tatil gibi alacakların da ödenmemesi işçiye haklı fesih imkanı verir.

İşçinin ücretinin işverenin içine düştüğü ödeme güçlüğü sebebiyle ödenememiş olmasının sonuca bir etkisi yoktur. İşçinin ücretinin bir kısmını İş Kanununun 33. maddesinde öngörülen ücret garanti fonundan alabilecek olması da işçinin fesih hakkını ortadan kaldırmaz.

Somut uyuşmazlıkta davacının ücret alacaklarının ödenmediği sabittir.

Bu sebeple iş akdinin ücret alacaklarının ödenmediği sebebiyle davacı işçi tarafından haklı olarak feshedildiğinin kabulüyle kıdem tazminatı alacağının hüküm altına alınması gerekirken, yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi hatalıdır.

SONUÇ

1- Ekonomik zorluk içinde bulunulması ücretin ödenmemesi için geçerli bir sebep değildir. 

2- Ücreti ödenmeyen işçinin iş sözleşmesini feshedip kıdem tazminatını talep etmeye hakkı vardır. 

Av. Eren Evren

        Okyay | Evren 
Avukatlık & Arabuluculuk 
   www.okyayevren.com

2 yorum

  1. Bir fabrikaya emekli engelli kedrosunda işe başladım sağlığım nedeniyle Dr gece çalışamaz raporu aldım bu arda vardiye usulü çalıştırıyorlar di sadece bana has diğer şefin tavrında sonra rapor işi bozunca baskılar neticesinde tazminatli cikisimi verdiler fakat 1yildir iş bulamıyorum netice de yapacak yok gibi görünse de yasalarda hak arama gibi hakkım var mı
    Aydınlatıcı bilgilerinden dolayı şimdiden teşekkürler

  2. 2012 yılında bir kamu kurumunda taşören olarak asgari ücretin %40 fazlası ile çalışırken idarenin unutması üzerine 2013 yılında %30 olarak ihale yapıldığından %30 fazlası ile çalıştım.2014 de ise tekrar %40 olarak düzelttiler. 2018 de ise aynı kurumda kadroya geçtim ve halen kadrolu olarak çalışıyorum. 2013 deki aradaki farkı alabilirmiyim bununla alakalı Yargıtay kararı okumuştum ama bulamıyorum.Yardımcı olurmusunuz.

Yorum Bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir