Azami Süreli İş Sözleşmesi ve Hükümleri

azami-sureli-is-sozlesmesi

azami-sureli-is-sozlesmesi

İş sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi, diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir. Çalışma hayatında iş sözleşmesi; Belirli Süreli ve Belirsiz Süreli iş sözleşmesi, Sürekli ve Süreksiz iş sözleşmesi, Kısmi Süreli ve Tam Süreli iş sözleşmesi, Denem Süreli iş sözleşmesi, Azami Süreli ve Asgari Süreli iş sözleşmesi gibi çeşitli şekillerde yapılabilmektedir. Uygulamada en çok karşılaşılan sözleşme türü ise belirsiz süreli iş sözleşmesidir.

Sürekli ve Süreksiz iş sözleşmesi İş Kanununun 10. Maddesinde “Nitelikleri bakımından en çok otuz iş günü süren işlere süreksiz iş, bundan fazla devam edenlere sürekli iş denir.” Şeklinde tanımlanmıştır.

Belirli ve Belirsiz Süreli iş sözleşmesi türü İş Kanununun 11. Maddesinde “İş ilişkisinin bir süreye bağlı olarak yapılmadığı halde sözleşme belirsiz süreli sayılır. Belirli süreli işlerde veya belli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşullara bağlı olarak işveren ile işçi arasında yazılı şekilde yapılan iş sözleşmesi belirli süreli iş sözleşmesidir.” Şeklinde düzenlemiştir.

Kısmi ve Tam Süreli sözleşme türü İş Kanununun 13. Maddesinde düzenlemiştir. Buna göre “İşçinin normal haftalık çalışma süresinin, tam süreli iş sözleşmesiyle çalışan emsal işçiye göre önemli ölçüde daha az belirlenmesi durumunda sözleşme kısmî süreli iş sözleşmesidir.”

Deneme süreli iş sözleşmesi, taraflarca sözleşmeye deneme kaydının konulması halinde oluşan sözleşmedir. Bu sözleşme türü İş Kanunun 15. Maddesinde düzenlemiştir.

Azami ve Asgari Süreli iş sözleşmesi için kanunda bir tanım yapılmamıştır. Ancak şu şekilde özetlemek gerekirse; azami süreli iş sözleşmelerinde taraflar bir azami süre belirlerler ancak bu süre içinde her zaman sözleşmeyi feshi ihbarla sona erdirme yetkisine sahiptirler. Azami sürenin sonuna kadar sözleşme belirsiz süreli iş sözleşmesi hükmündedir ve taraflar arasındaki bir uyuşmazlık durumunda belirsiz süreli iş sözleşmesi hükümleri uygulanır. Belirlenen süre sonunda iş sözleşmesi kendiliğinden sona erer.

Asgari süreli sözleşmelere ise sözleşme, asgari sürenin sonuna kadar belirli süreli, bundan sonra ise belirsiz süreli iş sözleşmelerinin tabi olduğu kurallara tabidir. Asgari süreli sözleşmelerde süre sonunda sözleşme kendiliğinden sona ermez.

yargitay(1)

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2015/1536 E. 2015/1572 K. Sayılı ve 29.01.2015 tarihli kararında azami süreli iş sözleşmesi için belirsiz süreli iş sözleşmesi hükümlerinin uygulanacağı hususuna değinilmiştir. Karar şöyledir:

“Davacı işçi, iş sözleşmesinin geçerli sebep olmadan işverence feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde, ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücretinin belirlenmesini istemiştir.

Davalı vekili, sözleşmenin belirli süreli olması sebebiyle davacının işe iade hükümlerinden yararlanamayacağını, işin esasına girilmesi halinde ise, sözleşme hükümleri uyarınca davacının süresinde doktora eğitimini tamamlayamaması sebebiyle iş sözleşmesinin sona erdiğini belirterek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, iş sözleşmesinin belirli süreli olması sebebiyle davacının iş güvencesi hükümlerinden faydalanmasının mümkün olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Uyuşmazlık, taraflar arasında yapılan iş sözleşmesinin belirli süreli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Belirli süreli iş sözleşmesinden söz edilebilmesi için sözleşmenin açık veya örtülü olarak süreye bağlanması ve yapılması için objektif nedenlerin varlığı gerekir.

818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 338. maddesinde, "Hizmet akdi, muayyen bir müddet için yapılmış yahut böyle bir müddet işin maksut olan gayesinden anlaşılmakta bulunmuş ise, hilafı mukavele edilmiş olmadıkça feshi ihbara hacet olmaksızın bu müddetin müruriyle, akit nihayet bulur." kuralı mevcuttur. Anılan hükme göre tarafların belirli süreli iş sözleşmesi yapma konusunda iradelerinin birleşmesi yeterli görüldüğü halde, mülga 1475 Sayılı İş Kanunu uygulamasında da Yargıtay kararları ile belirli süreli iş sözleşmelerine sınırlama getirilmiş ve sürekli yenilenen sözleşmeler bakımından ikiden fazla yenilenme halinde sözleşmenin belirsiz süreli hale dönüşeceği kabul edilmiştir.

İş güvencesi hükümlerinin yürürlüğe girmesiyle belirli – belirsiz süreli iş sözleşmesi ayrımının önemi artmış durumdadır. 4857 Sayılı İş Kanunu'nun 11. maddesinde, "İş ilişkisinin bir süreye bağlı olarak yapılmadığı halde sözleşme belirsiz süreli sayılır. Belirli süreli işlerde veya belli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif şartlara bağlı olarak işveren ile işçi arasında yazılı şekilde yapılan iş sözleşmesi belirli süreli iş sözleşmesidir. Belirli süreli iş sözleşmesi, esaslı bir sebep olmadıkça, birden fazla üst üste ( zincirleme ) yapılamaz. Aksi halde iş sözleşmesi başlangıçtan itibaren belirsiz süreli kabul edilir. Esaslı sebebe dayalı zincirleme iş sözleşmeleri, belirli süreli olma özelliğini korurlar." şeklinde düzenleme ile bu konudaki esaslar belirlenmiştir. Borçlar Kanunundaki düzenlemenin aksine iş ilişkisinin süreye bağlı olarak yapılmadığı hallerde sözleşmenin belirsiz süreli sayılacağı vurgulanarak ana kural ortaya konulmuştur.

Somut olayda, taraflar arasında yapılan hizmet sözleşmesinin 5. maddesinde araştırma görevlisinin en çok üç yıl süre ile atanacağı belirtilmiş olup, bu hüküm taraflar arasındaki iş sözleşmesinin üç yılı aşmayacağı, ancak daha az süre de devam edebileceği anlamına gelmektedir. Aynı maddenin 2 ve 3. fıkralarında ise sözleşmenin sona erme halleri belirtilmiş olup, azami süre içerisinde hangi şartlarda sözleşmenin sonlanacağı tespit edilmiştir.

Bu bilgi ışığında yapılan değerlendirmeye göre eldeki iş sözleşmesi, belirli süreli olmayıp "azami süreli" iş sözleşmesi niteliğindedir. Bu türden sözleşmelerin belirsiz süreli iş sözleşmesi hükümlerine tabi olması sebebiyle diğer şartların da varlığı halinde, işe iade davası açılabileceğinden, mahkemenin ret gerekçesi yerinde değildir.

Bu durumda işin esasına girilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”

Sonuç

Azami bir süre belirlenerek yapılan sözleşmeler belirli süreli sözleşme değil, azami süreli iş sözleşmeleridir.

Azami süreli iş sözleşmeleri, belirsiz süreli iş sözleşmesi hükümlerine tabidir. Bu tür sözleşmelerden doğacak uyuşmazlıklarda belirsiz süreli iş sözleşmesi hükümleri uygulanacaktır.

Av. Tuba Babaoğlu

Yorum Bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir