Kadın İşçinin Evlenmeden Önce İş Akdini Feshetmesi

4857 sayılı İş Kanununun 120 nci maddesi yollamasıyla, halen yürürlükte olan 1475 sayılı Yasanın 14 üncü maddesinin birinci fıkrasında kadın işçinin evlendiği tarihten itibaren bir yıl içinde evlilik sebebiyle kıdem tazminatına hak kazanabilecek şekilde feshedebileceği hükme bağlanmıştır. Çalışma hayatının evlilikle birlikte gereği gibi yürütülemeyeceği düşüncesi, aile birliğinin korunması ve kadının aile ile ilgili görevleri, yasa koyucuyu bu doğrultuda bir düzenlemeye yöneltmiştir.

Kadın işçinin evlilik sebebiyle fesih hakkı, evlilik tarihinden itibaren başlar. Bu hak, sadece kadın eşe tanınmış olup, resmi evlilik işleminin tamamlanmasından itibaren bir yıl içinde kullanılmalıdır. Kadın işçinin yasanın tanıdığı fesih hakkını kullanması halinde, kıdem tazminatı talep hakkı doğar. Feshin işverence kabul edilmesi gerekmez. Aynı zamanda işçinin işverene ihbar öneli tanıması zorunluluğu da bulunmamaktadır.

Evlilik sebebi ile iş akdinin tazminatlı bir şekilde sona ermesine sebep çalışma hayatının evlilikle birlikte gereği gibi yürütülemeyeceği ileri sürülmekte iken, evlilik hazırlığı içinde olan ve bu sebeple işini gereği gibi yürütemeyecek durumda olan kadın işçilerin evlilikten önce iş akdini feshetmek istemesi gündeme gelmektedir. Gerçekten de evlilik hazırlıkları yaşanacak evin seçilmesi, eşyaların alınması, düğün yapılacak mekanın tespiti, organizasyon hazırlıkları ve gelinlik seçimi gibi bir çok konu sebebi ile toplumumuzda evlilik öncesi çok zaman alan işlerdendir.

Bu sebeple İş Kanun’nun 14.maddesinde kadın işçiye verilen bu hakkın evlilik öncesinde kullanılıp kullanılamayacağı sürekli sorulmaktadır. Konu uzun zamandan bu yana Yargıtay 9.Hukuk, 22.Hukuk ve 7.Hukuk Dairesi’nin şablon kararları ile istikrarlı bir şekilde çözüme kavuşmuşken Sakarya İş Mahkemesi’nin kararını bozan Yargıtay 9.Hukuk Dairesi’nin kararına direnmesi ile Hukuk Genel Kurulu’nun önüne de gelmiştir.

Hukuk Genel Kurulu’nun 12.10.2016 tarih ve 2014/9-1136 E ve 2016/968 K sy kararına konu olan olaylarda;

Davacı, davalıya ait iş yerinde çalışırken 09/10/2006 tarihinde evlenecek olması nedeni ile iş sözleşmesini 30/09/20006 tarihinde fesh ettiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı ile ücret alacağı istemiş, daha sonra Mahkemeye verdiği dilekçeyle sadece kıdem tazminatı istediğini bildirmiştir.

Davalı, ücret ve ihbar tazminatı istenilmeyeceğini, ayrıca kıdem tazminatına dair olarak kanunda açık bir şekilde iş akdinin “kadının evlendiği tarihten itibaren 1 yıl içerisinde kendi arzusu ile sona erdirmesi” halinin gösterildiğini, davacının 09/10/2006 tarihinde evlendiği halde şirkete 30/09/2006 tarihinde dilekçe verdiğini, savunarak davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkemece, toplanan delillere dayanılarak, davacının evlendiği tarih ile iş akdinin feshine dair dilekçeyi verdiği tarih arasında yalnızca on gün kadar bir süre bulunduğu, Davacı evleneceği için işe bırakacağını öncesinde davalı tarafa bildirdiği, davacının öncesinde davalı tarafı haberdar ederek işi akdini evlilik sebebiyle feshedeceğini söylemiş olması sebebiyle bu durumun aleyhine değerlendirilerek fesih tarihinden 10 gün kadar sonra evlenmiş olması sebebiyle tazminat alamayacağının kabul edilmesinin doğru olmayacağı, bu durumun kadın işçinin evlilik sebebiyle işi bırakması halinde kıdem tazminatı alabileceğini dair yasal düzenlemenin amacına da aykırı olacağı, bu sebeple davacı işçinin kıdem tazminatı alabileceği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararı davalı taraf temyiz etmiştir.

Dosyayı inceleyen Yargıtay 9.Hukuk Dairesi

Kadın işçinin evlilik öncesinde hakkını kullanması da olanaksızdır. Yine evlilik öncesi çeşitli işlemlerin yapılmasının işe devamsızlık noktasında geçerli mazereti oluşturup oluşturmayacağı her bir olay yönünden değerlendirilmelidir.

Yasa hükmü açık olup resmi evlilik işlemi yapılmadan bu hak kulllanılamayacağından davacının kıdem tazminatına hak kazanamayacağı ve bu sebeple davanını reddi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir.

Gerekçesiyle kararı bozmuştur.

Yerel Mahkemece;  Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 01.06.2011 tarih, 2009/16103 Esas; 2011/16247 Karar sayılı kararı ile evliliğe çok yakın bir tarihte ve evlenme hazırlıklarının yapıldığı sırada iş sözleşmesinin feshedilmesinin, devamında ise evlilik işleminin gerçekleşmesinin, 4857 Sayılı Kanun’un Ek 14.maddesi uyarınca kıdem tazminatı verilmesini gerektireceği yönündeki görüşü; yine Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 05.10.2011 tarih, 2009/20934 Esas; 2011/35239 Karar sayılı kararı ile kadın işçinin, iş sözleşmesini evlilik sebebiyle feshettikten sonra başka bir işte çalışmaya başlamasının yasal hakkın kötüye kullanımı olup olmadığının somut olay yönünden değerlendirilmesi gerektiği, evliliğin kadına yüklediği toplumsal sorumluluğun gereği olarak yasada belirtilen fesih hakkının tanındığı, çalışma hayatının evlilikle birlikte gereği gibi yürütülemeyeceği düşüncesinin, aile birliğinin korunması ve kadının aile ile ilgili görevlerinin, yasakoyucuyu düzenlemeye sevkettiği yönündeki görüşü gerekçe gösterilerek önceki kararda direnme kararı verilmiştir.

Direnme kararı Davalı vekili temyiz etmiştir.

yargitay

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na göre;

Genel Kurulun önüne gelen uyuşmazlık, henüz resmi evlilik işlemini yapmayan, ancak evlilik hazırlığı içinde bulunan davacı kadın işçinin, iş sözleşmesini evlilik sebebiyle feshettiğinin kabul edilip edilemeyeceği; buradan varılacak sonuca göre de davacı işçinin, kıdem tazminatı alma hakkı kazanıp kazanamayacağı noktasında toplanmaktadır.

Somut olayın incelenmesinde, davacının evlenmek amacıyla evlilik tarihi olan 09.10.2006 tarihinden yaklaşık on gün kadar önce 30.09.2006 tarihinde iş akdini sona erdirmek amacıyla davalı işyerine dilekçe verdiği, yani fesih hakkını, resmi evlilik işlemini tamamlamadan kullandığı, davacı kadın işçinin nikah öncesi iş akdini sonlandırmaya yönelik yaptığı bu işlemin fesih olarak nitelendirilmesinin mümkün bulunmadığı, işyerinden ayrılmak amacıyla verilen dilekçenin istifa mahiyetinde olduğu, bu itibarla 1475 Sayılı İş Kanunu’nun 14.maddesinin 1.fıkrasında yer alan ve fesih hakkının, resmi evlilik işleminin gerçekleştiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kullanılacağına dair kanunun açık hükmüne aykırı davranıldığı anlaşılmaktadır.

Hal böyle olunca; Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma ilamına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu sebeple direnme kararı bozulmalıdır.


SONUÇ

1- Evlenen kadın işçi evlendiği tarihten itibaren 1 yıl içerisinde iş sözleşmesini evlilik sebebi ile feshederse; kıdem tazminatını alabilir.

2- Evlilik sebebi ile iş sözleşmesini fesheden Kadın işçinin ihbar öneli vermesine gerek yoktur. 

3- Kadın işçinin evlenmeden önce iş akdini feshetmesi halinde, kanunun açık hükmüne aykırılık olacağından, kıdem tazminatına hak kazanması söz konusu olmayacaktır.  

Av. Eren Evren

        Okyay | Evren 

Avukatlık & Arabuluculuk 

   www.okyayevren.com

2 yorum

  1. Sayın meslektaşım iyi günler. Paylaştığınız karara istinaden müvekkilim de evlilik nedeniyle iş akdini süresi içinde feshetmiş fakat herhangi bir ihbar göndermemiş. SGK kayıtlarında ise işveren tarafından işten çıkış kodu 03(istifa) olarak gösterilmiş. Haklarını alabilmesi için dava açmayı düşünüyoruz, SGK kodunun yanlış gösterilmiş olması bizim açacağımız davanın seyrini nasıl etkiler?

    1. Merhaba Sayın Meslektaşım, SGK kodları tek başına işveren iradesi ile seçildiğinden, neyin seçildiği önemli değil. Sözleşmenin evlilik sebebi ile feshedildiğini ispatladıktan sonra, Sizin açacağınız davaya olumsuz bir etkisi olmayacaktır.

Yorum Bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir