İstifa Etmek Hayatın Olağan Akışına Uygun mudur ?

İş akdinin herhangi bir haklı bir sebep olmaksızın işçi tarafından feshedilmesi iş hukukunda istifa olarak kabul edilir. İş Kanunu’nun ancak 24.maddesinde belirtilen haller söz konusu ise işçi iş sözleşmesini  sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebilir. Aksi takdirde iş sözleşmesi işçi tarafından bile feshediliyor olsa işçi bildirim sürelerine uymak zorundadır.

İstifa eden işçi kıdem ve ihbar tazminatı alamayacağı gibi istifa eden işçinin feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iadesini talep etme hakkıda bulunmamaktadır.

İş hayatında yasaların işçiye verdiği bir çok haktan işçiyi mahrum eden istifa dilekçelerine Yargıtay’ca bugüne kadar hep ihtiyatlı yaklaşılmaktadır.  Çünkü istifa dilekçesi verilirken işçinin iradesinin baskı altına alınmamış ve işçinin iradesinin kandırılmamış olması gerekir. Aksi takdirde verilen istifa dilekçesi geçersiz sayılacaktır.

Ancak işverenin işçiye bir baskı yapması veya istifa dilekçesi vermiş olması için kandırması halinde dahi bu eylemler genelde iki kişinin arasında geçen konuşmalar ile sınırlı olacağı ve baskı ya da kandırılmanın ispatının çok güç olacağı düşünüldüğünde Yargıtay’ca bugüne kadar istifa dilekçeleri “hayatın olağan akışı” kuralına göre yorumlanması söz konusu olmuştur.

Hayatın olağan akışına göre; hiçbir işçinin durduk yere yasal haklarından vazgeçip istifa vermeyeceği kabul edilmiştir. Fakat bu kural genelde uzun süreli çalışanlar ve eğitim seviyesi düşük ve verdiği dilekçenin sonuçlarını çok da kavrayabilecek durumda olmayan çalışanlar için uygulanmıştır.

Yargıtay 9.Hukuk Dairesi’nin 18.12.2017 tarih ve 2016/33150 E ve 2017/21641 K sy kararına konu olan olaylarda ise bu defa bir işyeri hekimi, istifa dilekçesi vermesi için baskı altına alındığını belirterek feshin geçersizliğini talep etmiştir.

Karara konu olan olaylarda;

Davacı vekili; davalı işveren nezdinde 05/01/2015 – 31/12/2015 tarihleri arasında işyeri hekimi olarak çalışan davacının kendisi hakkında çok şikayetler alındığı gibi asılsız ithamlarla istifaya zorlandığını, aksi takdirde aynı gün iş akdinin feshedileceğinin ve hiçbir işçilik alacağı ve tazminatı ödenmeden ayrılmaya zorlanacağının belirtildiğini, bu durum karşısında gururu kırılan, itibarı zedelenen ve aynı gün itibari ile güvenlik eşliğinde kapıdan atılma tehditi ile karşı karşıya kalan davacının kendisine sunulan tutanağı imzalamak zorunda kaldığını, işten ayrılmasını gerektirecek hiç bir sebep bulunmadığını, baskı ve tehdit ile istifa ettirildiğini ileri sürerek, feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili; davacının yüksek eğitimli bir tıp doktoru olup, dava dilekçesinde kendisine sunulan tutanağı imzalamak zorunda kaldığını ileri sürmüş ise de, tamamen kendi hür iradesi ve kendi el yazısı ile hazırlayıp sunduğu istifa dilekçesi ile iş akdini feshettiğini, davacının istifa iradesinin sonuçlarını öngörebilecek bilgi ve yetkinliğe sahip olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.

Yerel Mahkemece, “bir yıla yakın bir süre çalışan işçinin, tüm tazminat haklarından vazgeçerek, istifa etmesinin, hayatın olağan akışına uygun olmadığı gerçeği karşısında, davalı işveren tarafından yapılan, iş sözleşmesinin feshine ve davacı işçinin işten çıkarılmasına dair işlemin, İş Hukuku mevzuatına, işten çıkarma usül ve prosedürüne, çalışanlar arasında eşit davranılması ve feshin son çare olması ilkesine uygun olmadığı” gerekçesiyle davanın kabulüne hükmedilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

yargitay

Dosyayı inceleyen Yargıtay 9.Hukuk Dairesi’ne göre;

Dosya içeriğine göre işyeri hekimi olan davacının iş sözleşmesini kendi eli mahsulü dilekçeyle sona erdirdiği anlaşılmakta olup, bu belgenin iradesi sakatlanmak suretiyle kendisinden alındığının somut delillerle kanıtlayamadığı anlaşılmaktadır. İş sözleşmesini kendisi fesheden işçi, feshin geçersizliğini talep edemez. Davanın reddi yerine kabulü hatalıdır.

 


SONUÇ

1- İstifa eden işçi feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iadesi davasını açamaz.

2- Uzun süreli çalışan bir işçinin istifa etmesi hayatın olağan akışına uygun düşmez. Ancak kıdemi bir yıl olan ve eğitim seviyesi yüksek olan bir çalışanın el yazısı ile vermiş olduğu istifa dilekçesinin baskı ile alındığına dair somut delillerin sunulması gerekir.

Av. Eren Evren
Patent & Marka Vekili

        Okyay | Evren 
Avukatlık & Arabuluculuk 
   www.okyayevren.com

 

Yorum Bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir