İşe İade Davalarında Direnme Kararı Verilir mi ?

ise-iade-davalari-direnme-karari

ise-iade-davalari-direnme-karari

Yürürlükteki iş mevzuatımıza göre; 30’dan fazla işçinin çalıştığı bir işyerinde 6 aydan daha uzun süre belirsiz süreli iş akdi ile çalışan bir işçi iş güvencesi kapsamındadır. İş güvencesi İş Kanunun 18 vd maddelerinde kendisine yer bulmuştur. 18.maddeye göre; sözleşmeyi feshetmek isteyen işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır. 19.maddesine göre; İşveren fesih bildirimini yazılı olarak yapmak ve fesih sebebini açık ve kesin bir şekilde belirtmek zorundadır ve hakkındaki iddialara karşı savunmasını almadan bir işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesi, o işçinin davranışı veya verimi ile ilgili nedenlerle feshedilemez.

Geçersiz feshe karşı itiraz yani işe iade davalarını düzenleyen İş Kanunu’nun 20.maddesine göre ise; İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde iş mahkemesinde dava açabilir.

Dava seri muhakeme usulüne göre iki ay içinde sonuçlandırılır. Mahkemece verilen kararın temyizi halinde, Yargıtay bir ay içinde kesin olarak karar verir.

Maddenin son bendinde yer alan Kesin Olarak Karar Verir ifadesi uygulamada bazı mahkemeler açısından bir tereddüt doğurmuş olup Yerel Mahkeme kararının Yargıtay Özel Dairesi’nce bozulması halinde, Yerel Mahkeme’nin bu karara karşı Hukuk Muhakemeleri Kanunun’da öngörülen “Direnme” kararı verip veremeyeceği tartışılmıştır.

Konu ile ilgili olarak; Yargıtay’ın en üst karar mercii olan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15.05.2013 tarih ve 2012/22-1407 E ve 2013/708 K sy kararında “İşe İade Davalarında, Direnme Kararının Verilip Verilemeyeceği” tartışılmıştır

Karara konu olan olaylarda;

Davacı vekili davacı işçinin iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından geçerli neden olmadan feshedildiğini belirterek, feshin geçersizliğine ve davacı işçinin işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı işveren vekili, işletmesel bir karar alındığını ve bu karar sonucu da 2009 yılında ekonomik nedenlerle şirketin zarar etmesi nedeni ile verimliliğini arttırılıp harcamalarda tasarrufa gidilmesi alt yapıda modernizasyon çalışmalarının yapılması dolayısıyla davacının iş sözleşmesinin geçerli nedenle feshedildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, dosya üzerinden alınan bilirkişi raporuna itibar edilerek, davalı işyerini rafineri iken tasfiye edilerek istasyona dönüştürüldüğü davalı işverenin ekonomik durumun iç açıcı olmadığı alınan ekonomik tedbirler uyarınca davacının iş akdinin haklı nedenle feshedildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Dosyayı inceleyen Özel Daire; Mahkemece, alınan ekonomik tedbirler gereğince israfın kısılmaya çalışıldığı bazı yardımcı işlerin alt işverene bırakıldığı davalının işçi çıkarırken objektif seçim kriterine uygun davrandığı sonucuna varılmış ise de, davalı işverenin yeniden yapılanmaya ilişkin işletmesel kararı ve bu karar doğrultusunda organizasyona gidilip gidilmediği ve bu yeniden yapılanma kapsamında davacının başka bir bölümde değerlendirilme olanağının bulunup bulunmadığı kısaca feshin son çare olup olmadığı saptanmamıştır gerekçeleri eksik inceleme görerek karar bozup Yerel Mahkemeye dosyayı iade etmiştir.

Ancak Yerel Mahkemece önceki kararda direnme kararı verilmiştir.

ise-iade-davalari-direnme-ozel-daire

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu; davanın esasını tartışmadan önce işe iade davalarında direnme kararı verilip verilmeyeceğini bir ön sorun olarak tartışmıştır,

Genel Kurulun kararına göre; Madde ile iş akdinin feshinin geçersizliğine ilişkin açılacak bir davanın seri yargılama ( 6100 sayılı yasanın yürürlük tarihinden sonra da HMK’nın 447/1. maddesi uyarınca basit yargılama ) usulüne göre kısa süre içerisinde sonuçlandırılması düşüncesi, işçinin emek gelirinden olanaklar ölçüsünde çok kısa bir süre yoksun kalması ilkesinden kaynaklanmış ve bu nedenle de Yargıtay Özel Dairesince verilecek kararın kesin olması amaçlanmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Kanunun “kesin karar verme” ile Yargıtay Özel Daire kararının kesin olduğunu amaçladığı, bu nedenle de Dairenin bozma kararının direnmeye konu edilemeyeceğini kabul etmek gerekir. Nitekim aynı ilke, Hukuk Genel Kurulu’nun 20.10.2004 gün ve 2004/9-510 E., 2004/557 K.; Hukuk Genel Kurulu’nun 08.12.2004 gün ve 2004/9-654 E., 2004/664 K.; Hukuk Genel Kurulu’nun 21.09.2005 gün ve 2005/9-474 E., 2005/510 K.; Hukuk Genel Kurulu’nun 23.11.2005 gün ve 2005/9-579 E.; 2005/648 K.; Hukuk Genel Kurulu’nun 12.04.2006 gün ve 2006/9-211 E., 2006/195 K.; Hukuk Genel Kurulu’nun 18.10.2006 gün ve 2006/9-621 E.; 2006/673 K.; Hukuk Genel Kurulu’nun 03.12.2008 gün ve 2008/9-716 E.; 2008/726 K.; Hukuk Genel Kurulu’nun 27.01.2010 gün ve 2009/9-592 E.; 2010/35 K.; Hukuk Genel Kurulu’nun 24.02.2010 gün ve 2010/9-33 E.; 2010/105 K.sayılı ilamlarında da benimsenmiştir.

ise-iade-davalari-direnme

Hal böyle olunca; Yerel Mahkemece, Özel Daire bozma kararının kesin olduğu ve direnme yolunun kapalı bulunduğu gözetilerek, bozma ilamına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Mahkemece yapılacak iş; yasa gereği kesin olan Daire kararına uyularak karar vermek olmalıdır.

Bu bakımdan, direnme kararının belirtilen nedenle bozulması gerekmiştir.

 


SONUÇ

1- İşe iade davalarının hızlı bir şekilde çözüme kavuşturulması esastır.

2- İş Kanunun 20.maddesine gore işe iade davalarında Yargıtay’ın verdiği karar kesindir,

3- İşe İade Davalarında bu sebeplerle direnme kararı verilemez.

 

Av. Eren Evren

           Okyay | Evren 

Avukatlık & Arabuluculuk Ofisi

Yorum Bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir