İş Kazası Sonucu Ölüm Halinde Mirasçılara Bağlanacak Olan Aylık

olum-ayligi-olum-geliri

olum-ayligi-olum-geliri

 

Ölüm, ölen sigortalı bakımından ortaya çıkan bir risk olmaktan ziyade ölen sigortalı tarafından geçimleri sağlanan kişiler açısından güvence altına alınması gereken risklerdendir. Ölüm iş kazası ve meslek hastalığı sonucu meydana gelmiş ise yakınlarına bağlanacak olan, halk arasında aynı anlamda kullanılan ancak şartları bakımından farklı olan “ölüm geliri” ve “ölüm aylığı” kavramlarının üzerinde durmak gereklidir.

Ölüm geliri, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölen, yada sürekli iş göremezlik geliri almakta iken ölen sigortalıların hak sahiplerine bağlanan ve aylık olarak ödenen gelirdir. Ölüm geliri, işçinin sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı gün iş kazası veya meslek hastalığı sonucu hayatını kaybettiği takdirde bile, hak sahiplerine bağlanır.

Ölüm aylığı ise 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Madde 32’de sayılı koşulların sağlanması halinde bağlanır.

Her şeyden önce, ölüm aylık ve gelirinden yararlanılabilmesi için ölen işçinin sigortalı olması gerekmektedir. Sigortalının hak sahipleri ölüm aylığından ancak, yürürlükteki Sosyal Sigorta Kanuna göre gerekli primlerin ödenmiş olması şartıyla faydalanabilirler.

Ancak sigortalılık durumunun değerlendirilmesinde, 01/10/2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’ndan önce 2926 sayılı Kanuna tabi sigortalı olanların durumunun ne olacağı konusunda sorunlar yaşanmıştır. Örneğin, önceki kanuna tabi iş kazası sonucu ölen işçinin sigortalılığı değerlendirilirken, kazanın olduğu tarihteki yeni kanun hükümleri mi yoksa önceki kanun hükümleri mi uygulanacaktır?

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 13.05.2014 tarihli ve 2014/6372 E. 2014/10626 K. sayılı kararında bu durum incelenmiştir:

Davacı murisinin 14.6.2009 tarihindeki ölümünün iş kazası sonucu olduğunun ve ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece, davanın kabulü ile; davacı murisinin 14.6.2009 tarihinde ölümüne neden olan kazanın 5510 Sayılı Kanunun 13. maddesi uyarınca iş kazası olduğunun tespitine ve davacı ile hak sahiplerine 2925 Sayılı Kanun hükümlerine göre ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir. Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay’ın kararına göre;

Tanık beyanlarından davaya konu dönemde davacı murisinin tarım işçisi olarak çalıştığının sabit olduğu, 11.6.2009 tarihinde kırım kongo teşhisi ile hastaneye yattığı, tedavisi devam ederken 14.6.2009 tarihinde vefat ettiği görülmüştür.

Hak sahiplerine yönelik ölüm aylığı tahsisinde sosyal güvenlik hukuku ilkelerine göre sigortalının yaşamını yitirdiği tarih itibarıyla yürürlükte olan yasal düzenlemenin uygulanması zorunlu bulunmaktadır. Davacı murisinin ölüm tarihi olan 14,06.2009 tarihinde 5510 Sayılı Kanun yürürlüktedir. Davaya konu olayda 5510 Sayılı Kanunun 32/2. maddesinde belirtilen, sigortalılık ve primi ödenen süreye göre davacı yönünden ölüm aylığının şartları oluşmamıştır.

Ancak davacı murisinin ölümünün, iş kazası sonucu olması nedeniyle, 5510 Sayılı Kanunun 20/1. maddesi uyarınca ölüm geliri bağlanması gerekmektedir. Davacıya 5510 Sayılı Kanunun 20/1. maddesine göre ölüm geliri bağlanması gerekirken, 2925 Sayılı Kanun hükümlerine göre ölüm aylığı bağlanmış olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

SONUÇ

1-Ölüm aylığı ve ölüm geliri, birbirine yakın kavramlar olsa da farklı iki konu olup, kanunda hak kazanma şartları bakımından da farklı şekilde hüküm altına alınmışlardır.

2- 2925 Sayılı Kanuna tabi sigortalı işçinin hak ve yükümlülükleri, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 01/10/2008 tarihinden itibaren Kanunun 4. maddesinin kapsamında değerlendirilmesi gereklidir

3- İş kazası sonucu hayatını kaybeden sigortalı işçinin hak sahiplerine yönelik ölüm aylığı/geliri tahsisi konusunda, sigortalının yaşamını yitirdiği tarih itibarıyla yürürlükte olan yasal düzenlemenin uygulanması zorunludur.

Stj. Av. Gözde Gökçe

           Okyay | Evren 

Avukatlık & Arabuluculuk Ofisi

 

Not: Bu yazı Av. Eren Evren tarafından incelenerek yayına uygun  bulunmuştur. 


 

Yorum Bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir