İşe Girerken Alınan Senet ve Bu Senede Karşı Tanıkla İspat

ise-girerken-alinan-senet

ise-girerken-alinan-senet

İş hukuku, hizmet akdinden doğan iş görme yükümlülüğü içinde ve çoğu zaman emeğinden başka geçim olanağı bulunmayan işçiyi korumayı ön planda tutan bir hukuk dalı olarak görülür. Bu nedenle iş hukukunda “işçi lehine yorum ilkesi” geçerlidir.

Güçlü işveren karşısında ekonomik yönden bağımlı ve geçim koşulları açısından daha zayıf durumda bulunan işçinin korunması her şeyden önce, sosyal devletin ödevidir.

İşçiyi özel olarak koruma gereksiniminin, iki temel nedeni vardır. Bunlardan ilki, işçinin geniş ölçüde işveren talimatlarına bağlı bulunmasıdır. Buna, işçinin kişisel bağlılığı denilebilir. Söz konusu bağlılık, işçinin kendisiyle ilgili olup; işçi, malvarlığından bir şey vermekle değil, ama başkasının hizmetinde çalışmakla yükümlü bulunur. Bu yüzden, işçinin kişiliğini de kavrayan hizmet sözleşmesinin, diğer borç doğurucu sözleşmelerden farklı bir hukuki düzenlemeye gereksinimi vardır. İkinci neden; mutlaka işçinin durumuna bağlı bulunmamakla beraber, uygulamada onunla birçok halde paralel giden ekonomik bağımlılıktır.

Bu sebeplerden iş hukukuna ait hukuki düzenlemelerde bir boşluk ya da eksiklik bulunan durumlarda yorumun işçi yararına yapılması iş hukukunun yapısı ve amacı gereğidir. İşçi yararına yorum hususunda eklenmesi gereken bir nokta, yapılacak yorumun ancak duraksama olan durumlara ait olmasıdır. Yoksa mevzuatın açıkça düzenlediği konularda, bu ilkenin mutlak olarak uygulanması düşünülemez.

İşçi lehine yorum ilkesi, işverenin, işe girerken işçiden teminat amaçlı senet alması durumunda, devreye girip bu senedi geçersiz mi kılacaktır yoksa senet geçerli olup hukuki sonuçlarını mı doğuracaktır?

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2013/25501 E. ve 2014/3863 K. sayılı kararında bu durum tartışılmıştır;

Davacı, davalı işyerinde bir dönem çalıştığını, sonra ücretlerinin ödenmemesi nedeniyle işi bıraktığını, davalı işverenin işe girerken kendisinden alınan boş senedi doldurarak 2.000,00 TL meblağlı bir bonoya dönüştürdüğü ve Giresun 2. İcra Müdürlüğünün 2013/754 sayılı takip dosyası ile hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe başladığını, ancak bu seneden kendisinden teminat amaçlı olarak alınmış bir senet olduğunu, karşılığında alınmış bir mal veya paranın olmadığını senedin “malen” kaydı taşıdığını bu nedenle borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiş ve delil olarak da tanık ve davalının ticari kayıtlarına dayanmıştır.

Davalı, senedin ticari ilişki sonrası alınan normal bir senet olduğunu, bu nedenle açılan menfi tespit davasının reddini talep etmiştir.

Mahkemece, senede karşı tanık dinlenmesinin mümkün olmadığının kabulü ile ispat edilmeyen davanın reddine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.

Karar, Yargıtay 7. Hukuk Dairesince incelenmiş ve şu tespitler yapılmıştır:

1-“ Bazı iş kollarında işverenin teminat amacı ile bu tür senetler aldığı uygulama ile anlaşmaktadır. Kuşkusuz bu durumun kanıtlanması halinde bu şekilde alınan senet, teminat senedi niteliğinde sayılmalıdır.

2-“ Diğer taraftan, İş Hukuku; işçi ve işveren ilişkisi de, işverenin sosyal ve ekonomik bakımından güçlü olması, işçinin korunması ve işçi lehine yorum ilkeleri dikkate alınarak, sözleşme hukuku alanında ayrılmış ve farklı kurallar getirerek gelişmiştir. Bu nedenle iş hukukunda, düzenlenen belgelere karşı işçi lehine tanık dinletilmesi yoluna gidilmektedir.”

senede-karsi-tanik

3-“ Somut olayda, 2.000.00.- TL’lik senedin, gerçek bir borcu temsil etmediğini ve borçlu olunmadığı iddiasının kanıtı olarak davacı, davalının ticari defterlerine dayanma ve tanık dinletmek talebinde bulunmuş ancak mahkeme senede karşı senetle ispat etme zorunluluğundan dolayı bu talebi reddetmiştir. Her ne kadar senede karşı borçlu olmadığı yolundaki iddiasının şahitle ispatı mümkün değilse de, iş hayatında genel olarak işçilerden işe girişte bu tür güvence senetleri alınıp alınmadığına yönelik mahalli uygulamanın tespiti için şahit dinlenmesine yasal bir engel bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, davacının tüm delilleri toplanarak çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile deliler toplanmadan davanın reddine dair karar verilmiş olması bozma nedenidir.”

SONUÇ

1-İş hukukuna ait hukuki düzenlemelerde bir boşluk ya da eksiklik bulunan durumlarda, yorumun işçi yararına yapılması iş hukukunun yapısı ve amacı gereğidir.

2-İşe girerken işçiden alınan senetle ilgili yapılan yargılamalarda, işçi lehine yorum ilkesi gereği, senede karşı senetle ispat etme kuralı esnetilmeli ve tanık dinlenmesinin de delil sayılması gereklidir.

Stj. Av. Gözde Gökçe

           Okyay | Evren 

Avukatlık & Arabuluculuk Ofisi

 

Not: Bu yazı Av. Eren Evren tarafından incelenerek yayına uygun  bulunmuştur. 

Yorum Bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir