Fazla Çalışma Alacağı Davasında Tanık Beyanları

Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Fazla çalışma alacağı davasında tanık beyanları önemli bir delildir.

Ancak İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.

Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.

Tanık beyanları ile sonuca gidilmeli derken, duruşmada her kişi tanık olarak dinlenebilecek midir? İş yerinde çalışmayan kişilerin tanıklığı dikkate alınacak mıdır?

Bu haftaki inceleyeceğimiz kararda, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2015/21809 E. 2017/9334 K. 30.05.2017 tarihli kararında hangi tanık beyanlarına itibar edilmesi gerektiği tespit edilmiş;

Davacı vekili; müvekkilinin, davalı işyerinde 26/09/2011 tarihinde çalışmaya başladığını, 28/02/2012 tarihinde iş akdinin feshedildiğini, daha sonra 31/10/2012 tarihinde tekrar işbaşı yaptığını ve iş akdini haklı sebeple feshettiği 25/06/2013 tarihine kadar mali işler müdürü olarak görev yaptığını, çalıştığı süre içinde şirket yönetimince sürekli bir zorlama, baskı gibi olumsuz davranışlara maruz kaldığını, olağanın üstünde iş talep edilerek çalışma koşullarının ağırlaştırıldığını, yıllık izinlerini kullanamadığını, bayram günlerinde ve haftada 7 gün çalıştığını, sabah 09.00’da başlayan çalışmasının 23.00-24.00’e kadar uzadığını ileri sürerek; kıdem tazminatı ile ücret, fazla mesai, genel tatil ve yıllık izin ücretleri ile asgari geçim indirimi alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili; işyerinde haftada 5 gün çalışma yapıldığını, Cumartesi ve Pazar günleri işyerinin kapalı olduğunu, davacıya avans niteliğinde 10.000,00 TL ödeme yapıldığını, mükerrer yapılan 10.000,00 TL’lik ikinci ödemenin davacı tarafça iade edildiğini, avans olarak ödenen 10.000,00 TL’nin davacı tarafından geri ödenmediğini, son dönem çalışma süresi bakımından kıdem tazminatı ve yıllık izne hak kazanmadığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Karar süresinde davalı vekilince temyiz edilmiştir.

yargitay

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’ne göre;

Somut uyuşmazlıkta, fazla çalışma yaptığını iddia eden davacı işçi, bu iddiasını ispat için işyeri kayıtları ve tanık beyanlarına dayanmıştır.Dosya içerisinde 02.01.2013-25.06.2013 tarihleri arasındaki döneme ait puantaj kayıtları bulunmaktadır.

Davacı tanıklarından …’in, davacı ile aynı yerde çalışmadığı ve dolayısı ile görgüye dayalı bilgisinin bulunmadığı; tanık …’in ise puantaj kaydı bulunan dönemde davalıya ait işyerinde çalıştığı anlaşılmaktadır.

Her ne kadar yerel mahkemece dosyaya sunulan puantaj kayıtlarına göre fazla mesai alacağının hüküm altına alındığı kararın gerekçesinde belirtilmiş ise de; hükme esas bilirkişi raporu incelendiğinde kayıt bulunan dönem için kayıtlara, kayıt bulunmayan dönemler için ise davacı tanık beyanlarına itibar edilerek hesaplama yapıldığı anlaşılmaktadır.

Yukarıda ayrıntılı bir biçimde belirtildiği üzere davacı tanıklarının beyanlarına itibar edilmesi mümkün değildir. Dolayısı ile sadece dosyaya sunulan puantaj kayıtlarına itibar edilerek ve iş sözleşmesindeki madde uyarınca yıllık 270 saate kadarki fazla mesailerinde ücrete dahil olduğu gözetilerek, alacağın hesaplanması gerekmektedir.

Eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ

Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür.

Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir.

Ancak işyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilip bu itibarla hüküm kurulamaz.

         Av. Gözde Gökçe

           Okyay | Evren 

Avukatlık & Arabuluculuk Ofisi

Yorum Bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir