Yurt Dışı Borçlanması ve Sigortalılık Başlangıç Tarihi

yurt-disi-borclanma

Güncel Yargıtay kararımızı incelemeye geçmeden, öncelikle yurt dışı borçlanması nedir, nasıl gerçekleşmektedir, kimler başvurabilmektedir bunlara göz atalım,

yurt-disi-borclanma

Vatandaşların yurtdışında geçirdikleri süreleri belgelemek suretiyle, bu süreler karşılığında hesaplanacak miktarda primin Türk Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) isteğe bağlı olarak ödenmesidir.

Yurtdışı sürelerinin borçlandırılabilmesi için;

-Türk vatandaşı olmak,

-Borçlanma kapsamındaki yurtdışı sürelerini belgelendirmek ve

-Yazılı istekte bulunmak şarttır. Türk vatandaşlığında geçmeyen yurtdışı sigortalılık, işsizlik veya ev kadını olarak geçen süreler borçlandırılmayacağı gibi, borçlanma başvuru tarihinde Türk vatandaşı olmadığı tespit edilen sigortalı ve hak sahiplerinin borçlanma talepleri de reddedilir.

Sigortalı tarafından, ülkemizdeki sigortalılığının başlangıç tarihinden önceki süreler borçlanılmış ise sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülerek bulunan tarih olacaktır. Borçlandırılan yurtdışı süreleri, Türkiye’deki prim ödeme gün sayıları veya hizmetlerine eklenecektir.

Yurtdışı borçlanması yapan sigortalı eğer hak ediyorsa hem çalıştığı ülkeden hem de ülkemizdeki sosyal güvenlik kurumundan emekli aylığı alabilecektir. Yine her iki ülkede de sağlık yardımlarından yararlanabilecektir.

Bu genel bilgiler ile konuya giriş yaptıktan sonra Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 26.03.2015 tarihli 2015/1657 E. 2015/6252 K. sayılı kararımıza dönecek olur isek;

Davacı, yurtdışında çalışmaya başladığı tarihin Türkiye için de sigortalılık başlangıç tarihi olduğunun tespitine ve Türk vatandaşlığından çıkmadan önce yurtdışında çalıştığı süreleri borçlanma hakkı bulunduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.

Aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir. Hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Yerel mahkemenin kararını inceleyen Yargıtay 21. Hukuk Dairesi aşağıda yazılı sonuçlara ulaşmıştır;

  • 5510 Sayılı Kanunun 38.maddesine göre malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında dikkate alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı; sigortalının 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20. maddesi kapsamındaki sandıklara veya 5510 Sayılı Yasaya tabi olarak malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olarak ilk defa kapsama girdiği tarih olarak kabul edilir.
  •  
  • Yurtdışında çalışan Türk vatandaşlarının yurtdışında geçen hizmetlerinin borçlandırılarak ülkemiz sosyal güvenlik mevzuatına malullük, yaşlılık ve ölüm ( uzun vadeli sigorta kolları ) hallerinde Türkiye'de geçmiş hizmet gibi değerlendirilmesini sağlamak amacıyla yürürlüğe giren 30.5.1978 tarih ve 2147 Sayılı Kanun ile 8.5.1985 tarih ve 3201 Sayılı Kanun'ların kendilerinden önce yürürlüğe giren uluslararası sözleşmeler ile yabancı bir ülkede çalışan Türk vatandaşlarına tanınan sosyal güvenlik haklarını koşula bağlaması, ortadan kaldırması veya sınırlaması da Anayasa'nın 90.maddesinin açık hükmü karşısında mümkün değildir.
  •  
  • Öte yandan yaşlılık aylığı talebinin bulunmaması, uluslararası sözleşme hükmüne dayalı olarak yalnızca sigortalılık başlangıç tarihinin tespitine engel değildir. Sigortalıların çalışma veya borçlanma sonrasında hangi koşullar altında aylık almaya hak kazanacaklarını bilmeleri ve böylece hukuki güvenceye sahip kılınmaları sosyal hukuk devletinin gereğidir. Aksi hal sigortalıların çalışmaya ne zaman son vereceklerini veya ne kadar prim ödemeleri gerektiğini bilmemeleri sonucunu doğurur.
  •  
  • Uluslararası sözleşme hükmünden yararlanamayarak başlangıç tespiti yoluyla daha lehe olan aylık bağlama koşullarına kavuşamayan ( öğrenemeyen ) bir sigortalının, aylık bağlama koşullarının ne olduğunu bilmesi ve buna göre çalışmasını sonlandırması, prim ödemesi ve aylık talep etmesi mümkün olmadığına göre, uluslararası sosyal güvenlik sözleşmesine dayalı olarak yalnızca sigortalılık başlangıç tarihinin tespitine yönelik bir davanın açılması mümkündür.
  •  
  • Somut olayda, 3.4.1983 tarihinin ülkemizde sigortalılık başlangıç tarihi olarak tespitine karar verilmesi gerekirken 3201 Sayılı Kanun kapsamında prim ödemesi bulunmadığı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ

Yurt dışı borçlanması; vatandaşların yurtdışında geçirdikleri süreleri belgelemek suretiyle, bu süreler karşılığında hesaplanacak miktarda primin SGK’ya isteğe bağlı olarak ödenmesidir. Yurtdışında çalışan Türk vatandaşlarının yurtdışında geçen hizmetlerinin borçlandırılarak ülkemiz sosyal güvenlik mevzuatına malullük, yaşlılık ve ölüm hallerinde Türkiye'de geçmiş hizmet gibi değerlendirilmesini uluslararası sözleşmeler ile sınırlamak, koşula bağlamak veya ortadan kaldırmak Anayasa madde 90’a göre mümkün değildir.

Av. Gözde Gökçe

           Okyay | Evren 

Avukatlık & Arabuluculuk Ofisi

        www.okyayevren.av.tr

Yorum Bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir