Yasal Şartları Taşımayan İbraname Hükümsüzdür

Borçlar hukuku açısından ibra, borcu sona erdiren sebeplerden biri olup, bir edimi yerine getirme yükümlülüğünü hukuken ortadan kaldıran, borçluyu borçtan kurtarıp alacaklının da alacak hakkını sona erdiren bir işlemdir.  Türk Borçlar Kanununun bu hükmü, genel kanun-özel kanun ilişkisi kapsamında bu konuda hüküm içermeyen iş kanunları bakımından da uygulama alanı bulmaktadır.

İş ilişkisinin sona ermesi durumunda, her iki yanın da karşılıklı istemlerini düzenlemekte ve böylece, hukuki ilişkilerini kesin olarak çözmekte çıkarları vardır. Bu nedenle, işten ayrılırken işçiye sadece ücret alacaklarını aldığına değil, aynı zamanda işverene karşı hiçbir alacağının kalmadığına da ilişkin bir yazı imzalatılması gereksinimi duyulmaktadır.

İbra sözleşmelerinin geçerlilik koşulları 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu md. 420/2’de sıralanmıştır. Buna göre; “İşçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür.”

İbranamenin bir aylık süre geçmeden yapılmasının doğuracağı sonuçlar Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 2015/2991 E. 2015/7364 K. sayılı ve 27/04/2015 tarihli kararında açıklanmış. İnceleyelim;

Davacı vekili, davacının 1989-2012 tarihleri arasında çalıştığını belirterek, ödenmeyen fazla çalışma alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece 31/08/2012 tarihli ibraname ile davacının fazla çalışmalarını aldığını belirtmesi ve Ağustos ayı bordrosunda 23.616,56 TL fazla çalışma ödemesi yapılması sebebiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar temyiz edilmiştir.

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi;

Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına dair kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.

Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.

İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir.

Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.

yargitay-katip

Somut olayda davacı 31.08.2012 tarihli ibraname ile ihtirazi kayıt koymadan fazla çalışma alacağını aldığını belirtmiş ancak 05.09.2012 tarihinde eksik ödeme bulunduğu iddiasıyla ihtarname göndermiş ardından 21.09.2012 de dava açmıştır.

Sözleşmenin bittiği tarih itibariyle 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlükte olup 420.madde düzenlemesi karşısında alınan ibranamenin fesihten bir ay sonra düzenlenmediğinden geçerliliğinden söz edilemez. Kanuni şekle uygun olmayan ibranameye ihtirazi kayıt konulmasına gerek dahi bulunmamaktadır. Davacıya ödemeler banka aracılığı ile yapılmışsa veya ödeme yapıldığı davacı tarafından kabul edilmişse bu miktar veya ödeme içeren belgeler ifaya yönelik makbuz hükmünde kabul edilmelidir. Dolayısıyla Mahkemenin ihtirazi kayıt bulunmadığından ibraname ve ödeme sebebiyle fazla çalışma alacağının bulunmadığını kabul etmesi yerinde değildir.

Mahkemece dosyadaki çalışma saatlerine dair deliller değerlendirilerek sonucuna göre fazla çalışma alacağı hakkında karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile davanın reddi hatalı olup bozma sebebidir.

SONUÇ

İş hukukunda ibra sözleşmesinin imzalanması, iş ilişkisinin sona ermesi durumunda, işten ayrılırken işçiye sadece ücret alacaklarını aldığına değil, aynı zamanda işverene karşı hiçbir alacağının kalmadığı anlamına gelmektedir.

İbranamenin geçerlilik koşulları arasında ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması şartı bulunmaktadır. Buna göre bu süre geçmeden imzalanan ibra sözleşmesine ihtirazı kayıt konup konmaması, bir önem arz etmeyecek, geçerli olmayacaktır.

     Av. Gözde Gökçe

        Okyay | Evren 

 Avukatlık & Arabuluculuk Ofisi

     www.okyayevren.av.tr

Yorum Bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir