Nitelikli İşçilerin Ücretinin Asgari Ücret Üzerinden Bildirilmesi- Haklı Fesih

nitelikli-isci-asgari-ucret (1)

İşçi ve işverenin bulunduğu konum dikkate alındığında gerek iş mevzuatında yer alan düzenlemelerle gerek Yargıtay kararlarıyla işçilerin haklarının koruma altına alındığı görülmektedir. Uygulamada vergi ve SGK prim yükününün çok yüksek olması sebebi ile kurumsal niteliği olmayan birçok işveren SGK kayıtlarında çalışanlarının ücretlerini gerçek ücret üzerinden değil asgari ücret üzerinden göstermekte; ücret ödemelerinde asgari ücrete kadar olan miktarı banka kanalıyla kalanını ise elden gerçekleştirmektedir. Ancak bu durum işçinin ileride hak kazanacağı emeklilik aylığı ya da iş sözleşmesinin sona erme biçimine bağlı olarak kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarını olumsuz etkilemektedir.

Bir işçinin ifa ettiği işin nitelikli bir iş olması ya da uzun süreli kıdeminin olması halinde asgari ücret üzerinden çalışması son tarihli Yargıtay Kararları uyarınca hayatın olağan akışına aykırı kabul edilmektedir.

İşverenin keyfi tutumunun önüne geçilmesi ve işçinin haklarının korunması amacıyla çalışanının ücretini asgari ücret üzerinden gösteren işveren idari yaptırımlara tabii tutulmakta; yargılama aşamasında ise her somut olay ayrıca değerlendirilerek, işçinin görevinin niteliği ve kıdemi gibi hususlara dikkat edilerek ücret tespiti yoluna gidilmektedir.

4857 Sayılı İş Kanunu m.24/2-e bendi “İşveren tarafından işçinin ücreti kanun hükümleri veya sözleşme şartlarına uygun olarak hesap edilmez veya ödenmezse” uyarınca gerçek ücreti üzerinden SGK bildirimi yapılmayan ve asgari ücret ya da gerçek ücretinden düşük bir şekilde bordrosu düzenlenen işçi haklı nedenle iş akdini feshedebilir. Bu sebeple iş akdini sonlandıran işçi kıdem tazminatına hak kazanacaktır.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 03.02.2020 tarihinde 2016/12423 E. Ve 2020/1222 K. Sayılı kararına da benzeri bir olay konu olmuş ve karara bağlanmıştır.

Karara konu olan olaylarda:

Davacı vekili, fazla mesai ücretinin ödenmemesi nedeniyle iş akdini haklı nedenle feshettiğini iddia ederek kıdem tazminatı ve fazla mesai alacaklarının tahsilini talep etmiştir.

Davalı vekili davanın reddini talep etmiştir.

Yerel mahkemece, davacının davalı işyerinden istifasına ilişkin bir dilekçesi bulunsa da davacının çalıştığı süre dikkate alındığında, 4 yıla yakın bir süre çalışan bir kişinin işçilik alacaklarını bırakarak çalıştığı işyerinden ayrılmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı sonucuna varılmış ancak kıdem tazminatı taleb, reddedilmiştir.

İlk derece mahkemesinin kararını davacı ve davalı temyiz etmiştir.

Kararı inceleyen Yargıtay 9. Hukuk Dairesi öncelikle Yerel Mahkemece gerekçe ve hüküm kısmındaki çelişkiye dikkat çekilmiştir. Yargıtay’a göre; İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.

Bu bağlamda Yargıtay Somut uyuşmazlıkta; davacının yaptığı iş vinç operatörlüğü olup nitelikli bir iştir. Bu sebeple davacının asgari ücretle çalışması beklenemez. Emsal ücret araştırması ile belirlenen aylık brüt 1.100,00 TL’nin ispatlandığı kabul edilerek hesaplama yapılması gerekirken fesihten 2 yıl önce çalıştığı anlaşılan davacı tanığı Hüseyin Bozkır’ın beyanına göre sonuca gidilmesi hatalıdır gerekçesi ile kararı bozmuştur.

SONUÇ

  1. Uzun süreli bir kıdemi olan ya da nitelikli bir iş ifa eden işçinin asgari ücretle çalışması hayatın olağan akışına aykırıdır. Bu sebeple yargılama aşamasında emsal ücret tespiti yoluna gidilmektedir.
  1. Gerçek ücreti üzerinden SGK bildirimi yapılmayan ve asgari ücret ya da gerçek ücretinden düşük bir şekilde bordrosu düzenlenen işçi haklı nedenle iş akdini feshedebilir.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 03.02.2020 tarihinde 2016/12423 E. Ve 2020/1222 K. Sayılı kararına buradan ulaşabilirsiniz

            Av. Tuğçe Dağ

            Okyay | Evren  

 Avukatlık & Arabuluculuk Ofisi

         www.okyayevren.com

Yorum Bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir