Emekliliğe Hak Kazanma İşveren İçin Geçerli Bir Fesih Sebebi midir ?

Uygulamada emekliliğe hak kazanma olarak bilinen durum aslında Sosyal Güvenlik mevzuatına tabi olarak çalışan bir kişinin, yasada belirlenen yaş, hizmet süresi ve prim ödeme gibi koşulları taşıması halinde, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından kendisine maaş veya toptan ödeme bağlanması halidir. Emekliliğe hak kazanma için çalışanın iş akdini bu amaçla feshetmesi ve Kurum’a başvurması gerekir. Ancak çalışanlar daha yüksek miktarda aylık bağlanabilmesi amacı ile emekliliğe hak kazanma için iş akdini feshetmeden de çalışmaya devam edebilecekleri gibi yaşlılık aylığı almaya başlayıp çalışmaya da devam edebilirler.

Emekliliğe hak kazanma için çalışanların günümüzde belli bir yaş seviyesinin üstünde olması gerekmektedir. İşverenler açısından da emekliliğe hak kazanmış ve yaşı ilerlemiş çalışanlar ile çalışmaya devam edip etmeme konusu ise yönetim yetkisi kapsamında değerlendirilmektedir.

Mahkemelerce İşverenin yönetim hakkıyla işçinin korunması arasında denge sağlanmaya çalışılmaktadır. Yönetim yetkisine dayalı olarak alınan işletmesel kararın dürüstlük kuralına uygun olup olmadığı ve feshin keyfi olup olmadığı denetlenecektir. Bu kapsamda emekliliğe hak kazanma olgusunun iş akdinin feshi için geçerli bir sebep olup olmadığı değerlendirilecektir.

Bu konunun tartışıldığı Yargıtay 9. Hukuk Dairesi  E. 2019/1162 K. 2019/14397 T. 26.6.2019 sayılı kararında;

1- Davacının İddiası

Davacı vekili, davacının bankada şube müdürlü olduğunu, başarılı performansına rağmen, emekliliği hak etmiş 55 yaş ve üzerindeki personelin emekliye sevk edileceği gerekçesiyle yasal hakları ödenerek iş akdinin feshedildiğini,  bankaca alınan kararın eşitlik kuralı çerçevesinde herkese karşı tutarlı bir şekilde uygulanmadığını, davalı tarafça feshin son çare olması ilkesinin dikkate alınmadığını iddia ederek, feshin geçersizliğine, müvekkilinin işe iadesine ve işe iadenin mali sonuçlarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2- Davalının Savunması

Davalı vekili, bankalarınca emekliliği hak etmiş tüm personel için eşit objektif kriterler getirildiğini, davacının iş akdinin bu kriterler kapsamında feshedildiğini; davacının bu uygulamadan haberdar olduğunu, kendisine yapılan bildirime rağmen emeklilik dilekçesini vermediğini, dürüstlük kuralına aykırı şekilde fazla tazminat alma niyetiyle hareket ettiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.

3- Yerel Mahkemenin Kararı

Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

4- Bölge Adliye Mahkemesi’nin Kararı

Davacı vekili, emeklilik yaşının gelmesinin haklı ve geçerli bir fesih olamayacağını, işletmesel karar sayılamayacağını iddia ederek, ilk derece mahkemesinde verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan kabulüne karar verilmiştir.

5- Yargıtay’ın Kararı

Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararına karşı davalı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

Dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Hukuk Dairesi;

Davalı bankanın aldığı bir işletmesel karar ile 55 yaşını doldurmuş, emekliliğe hak kazanmış tüm şube müdürlerinin iş akitlerine bu işletmesel karar uyarınca son verilmesi kararı tutarlı bir şekilde uygulanmıştır.

Mahkemenin işletmesel kararın yerindeliğini denetleme yetkisi olmayıp tutarlılık denetimi yapabilir.

Davalı işletmesel kararı aynı şartları taşıyan herkes için tutarlı bir şekilde uygulamıştır.

Gerekçeleri ile İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararlarının bozarak ortadan kaldırmış ve davanın reddine karar vermiştir.

SONUÇ

  1. İşveren yönetim hakkı kapsamında amaç ve içeriğini belirlemekte serbest olduğu kararlar alabilir. İşletmesel kararlar yerindelik denetimine tabi tutulamaz.
  1. Fesih işletmesel karar sebebiyle yapılırsa; tutarlılık, keyfilik, ölçülülük denetimi yapılabilir.
  1. İşletmesel karar herkes için tutarlı biçimde uygulandıysa, hukuki sınırlar içinde kaldığı sürece, fesih geçerli sayılır.
  1. Bu kapsamda emekliliğe hak kazanma, iş akdinin feshi için geçerli bir fesih sebebi olarak kabul edilebilecektir

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi  E. 2019/1162 K. 2019/14397 T. 26.6.2019 sayılı kararının tam metnine buradan ulaşabilirsiniz

Stj. Av. Su Evrim Şanal

           Okyay | Evren

Avukatlık & Arabuluculuk Ofisi

      www.okyayevren.com

Not: Bu yazı Av. Eren Evren tarafından incelenerek yayına uygun  bulunmuştur. 

Yorum Bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir