İş Mahkemelerinde Hakimin Taleple Bağlı Olması ve Fazlaya Hükmedememesi

hakimin-taleple-bagli-olmasi

         hakimin-taleple-bagli-olmasi                    

HMK Madde 26’ya göre, hakim tarafların talep sonuçları ile bağlıdır. Ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre talep sonucundan daha azına karar verebilir.

Hakim tarafların talepleri ile bağlı olup her bir istek konusu hakkında ayrı ayrı karar vermelidir. Dava ancak tarafların talebiyle görülebildiği gibi, davanın konusunu belirleme yetkisi de yine ancak taraflara aittir. Davacı, dava dilekçesinde davanın konusunu ve talebini belirtmek zorundadır. HMK madde 26’da düzenlenen bu husus, tasarruf ilkesinin sonuçlarından biridir. Hakimlerin tarafların talebiyle bağlı olması hususu istinaf ve temyiz kanun yolları bakımında da geçerlidir.

Bu usul kuralı, elbette iş mahkemelerinde görülen iş davalarında da geçerlidir. Bu haftaki yazım, bu konuyu inceleyen Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin kısa ama önemli bir kararı; 2014/28396 E. 2016/1293 K. ve 19.1.2016 tarihli kararda şu tespitler yapılmış:

Davacı vekili, davacının sabah 08:00da işe başlayarak en erken akşam saat 18:00'de, genelde de 21:00'de çalışmayı bıraktığını, bir kısım işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, eksik prim ödemesi nedeni uğranılan zarar, ikramiye, prim, yol ve yemek sosyal yardımları alacaklarını istemiştir.

Davalı vekili, taleplerin zamanaşımına uğradığını, davalı işverenlikteki çalışmanın haftada 5 gün 08:00-18:00 saatleri arasında 1,5 saat ara dinlenmesi verilerek gerçekleştiğini, bu sebeple haftalık 45 saati aşan çalışma olmadığından davacının fazla mesai yapmadığını, davalı işverenliğin gümrük işleri ile uğraşması nedeni ile çalışma saatlerinin de gümrük müdürlerinin çalışma saatleri ile aynı olduğunu, iddia ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, bilirkişi raporunun hüküm vermeye yeterli olduğu, gerekçesi ile kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti ve fazla mesai ücreti taleplerinin kabulüne, eksik prim ödemesi nedeni ile uğranılan zarar talebi açısından dosyanın tefrikine ve sair taleplerin reddine karar verilmiştir.

Karar süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

yargitay-katip

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi;

Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.

İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, davalı tanıklarına göre davacı fazla mesai yapmamıştır. Davacı tanıkları ise davalı işverenlikte çalışmadıkları için davacının fazla mesai yapıp yapmadığını bilebilecek durumda değillerdir. Açıklanan bu nedenler ile davacının ispatlanamayan fazla mesai ücreti talebinin reddinin gerektiğinin düşünülmemesi hatalıdır.

Davacı vekilinin ıslah dilekçesinde alacağın tamamı için dava tarihinden itibaren faiz talep edilmiştir. Bu nedenle, kıdem tazminatı alacağının tamamına dava tarihi olan 27/04/2011 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken HMK. 26 ve HUMK.'un 74. Maddesindeki taleple bağlılık kuralı ihlal edilerek, kıdem tazminatı talebinin tamamına fesih tarihinden itibaren faiz yürütülmesi hatalıdır.

Hükmedilen miktarın net mi yoksa brüt mü olduğunun hükümde belirtilmemesinin infazda tereddüte yol açacağının düşünülmemesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ

HMK 26. Maddede “Hakim tarafların talep sonuçları ile bağlıdır. Ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre talep sonucundan daha azına karar verebilir.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.

Buna göre iş ve işçi davalarında da bu kural geçerlidir ve hakim tarafların talepleri ile bağlı kalarak sonuca gitmelidir.

 

         Av. Gözde Gökçe

            Okyay | Evren  

 Avukatlık & Arabuluculuk Ofisi

       www.okyayevren.av.tr

Yorum Bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir