Hizmet Tespit Davasında İspat

hizmet-tespiti-davasinda-ispat

Sigorta bildirimi yapılmadan çalışan işçilerin, sigortasız geçen bu sürelerini sigortalı hale getirebilmeleri mümkün müdür? Mümkün ise, nasıl bir yol izlenmeli, süreç nasıl işlemektedir? Bu sorulara cevap olarak karşımıza, hizmet tespit davası çıkıyor.

Hizmet tespit davası, 5510 Sayılı Kanun’a göre sigortalı sayılan işlerde çalışanların Sosyal Güvenlik Kurumunca tespit edilmediğinde veya işverence işe giriş bildiriminde bulunulmuş fakat hiç prim günü ödemesi yapılmamış ya da eksik bildirilmiş hizmetlerin tescil edilmediğinin sonradan öğrenildiğinde tespiti amacıyla açılan davadır.

Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenilen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gerekir.

Davanın süresi içinde açıldığı varsayımında, ispat kim tarafından ne şekilde yapılmalı sorusuna ise Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2014/8915 E.- 2015/5843 K. ve 23.03.2015 tarihli karar cevap veriyor;

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 16/11/2011- 06/04/2012 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.  Hüküm, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

yargitay(1)

Yerel mahkemenin kararını ve temyiz talebini inceleyen Yargıtay 21. Hukuk Dairesi,

Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için Özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.

-Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır.

-Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır.

-Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir.

Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davalı işverence davacı adına 16.11.2011 ve 04.04.2012 tarihlerinde işe giriş bildirgelerinin verildiği, davalı işyerinden 16.11.2011-06.12.2011 ve 04.04.2012-06.04.2012 tarihleri arasında davacının hizmetinin bildirildiği, ancak dinlenen tanıkların çoğunun yerleşik Yargıtay içtihatlarında belirtilen, çalışması davalı işyerinin dönem bordrolarında kayıtlı tanık niteliğinde olmadığı ve iki davacı tanığının komşu işyeri çalışanı olduklarını beyan etmelerine rağmen bu hususun araştırılmadığı, tanık beyanları arasında çelişki bulunduğu ve buna göre mahkemece karar altına alınan şekilde çalışmanın kanıtlanamadığı anlaşılmaktadır.

Yapılacak iş,

İhtilaflı döneme ilişkin dönem bordrolarında kayıtlı ve tarafsız tanıklar saptanarak bunların bilgilerine başvurmak,

Davacının çalışmasının kesintisiz olup olmadığını sormak,

Beyanına başvurulan tanıkların hizmet cetvellerini davalı Kurumdan getirtmek,

Daha önce beyanları alınmış komşu işyeri tanığı olduğunu ifade edenlerin bu durumlarım işe giriş bildirgeleri, hizmet cetvellerini getirterek, kolluk araştırması yaptırarak belgelemek,

Ayrıca bordolarda adı geçen kişilerin adreslerinin tespit edilememesi veya beyanları ile yetinilmediği takdirde, Sosyal Güvenlik Kurumu, zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanları; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak ve

Gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.

Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

SONUÇ

Sigortalı sayılan işlerde çalışanların, Sosyal Güvenlik Kurumunca tespit edilmediğinde veya işverence işe giriş bildiriminde bulunulmuş fakat hiç prim günü ödemesi yapılmamış ya da eksik bildirilmiş hizmetlerin tescil edilmediğinin sonradan öğrenildiğinde tespiti amacıyla hizmet tespit davası açılmaktadır. Davanın ispatında, ihtilaflı döneme ilişkin dönem bordrolarında kayıtlı ve tarafsız tanıkların bilgilerine başvurmak başta olmak üzere somut ve inandırıcı bilgilerle gerçek çalışma olgusu ortaya konmalıdır.

yazarin-notu

Yazarın Görüşü

İşçi lehine yorum ilkesi gereğince, hizmet tespit davası için de geçerli olmak üzere iş hukuku davalarında %90 işçi lehine karar çıkmaktadır. Bu ilkenin varlığını eleştirmemekle birlikte maktu olarak, işçi lehine kararlar verilmesinin adalet duygusunu zedelediği kanaatindeyim.

Yukarıda incelediğim Yargıtay Kararında da bahsedildiği gibi hizmet tespit davasında bordro şahitlerinin ifadeleri çok önemlidir. Ancak derdest olan ve işveren vekilliği yaptığımız bir dosyamızdan örnek vermek gerekir ise, 10’a yakın bordro şahidinin tümünün davacının ihtilaflı dönemde çalışmadığını beyan etmesine rağmen alınan bilirkişi raporunda, davacının ihtilaflı dönemde çalıştığı tespit edilmiştir.  Önümüzdeki hafta karara çıkmasını beklediğimiz bu dosyada mahkeme, bilirkişi raporu doğrultusunda karar verirse ki kuvvetle muhtemel öyle olacak, insanın içinden “Daha nasıl ispatlayacağız ?” demek geçiyor ve belli kalıpların adil yargılanma hakkını, mahkemeler eliyle nasıl zaptedildiğini gözler önüne seriyor.

Av. Gözde Gökçe

           Okyay | Evren 

Avukatlık & Arabuluculuk Ofisi

        www.okyayevren.av.tr

 

4 yorum

  1. Babama ait isyerinde 36 yil once calistiginin tesbiti icin dava acilmis elimizde bulunan evraklarda isci girisinin yapildigi bir donem calistigi sonra ayrildigi bir muddet sonra yeniden ise girdigini gordugumuz isci tanik beyanlariyla tesbit davasini kazanmis
    İsyeri kapanali25 yil baban öleli 8 yil olmus
    O doneme ait elimizde hic bir belge ve bilgi yok
    Soru
    1- Bu donem primlerini sgk bizden talep edebilirmi
    2- Bu karara nasil itiraz edilebilir

  2. ben 2006 2007 2008 yıllarında özel bir hastanede çalıştım. şu an 657 li devlet memuruyum. özelde geçen hizmetlerimi 657li hizmetlerime birleştirmek istedim. sgkya başvurdum. gelen prim gün listemde 2006-2007-2008 yıllarında çalıştığım sigortalı günler çıkmadı. yani sigortam yapılmamış. ne yapabilirim. nereye başvurmalıyım. sigortasız çalıştırıldığım hizmetlerimi geri alabilme hakkım varmı. yardımcı olursanız sevinirim.

  3. Sayın avukat babam için günsüz işe giriş davası açtık çalıştığı dönemde tek çalışan yani başka işçi yok şahit olarak bizde aynı mahallede vergi mükellefi olan birini şahit gösterdik mahkemeyi kazandık fakat Yargıtay komşu işyeri şahidinin yasal olarak belirlenmediği için kararı bozdu ve mahkemede komşu işyeri sahibi olup olmadığı ile alakalı SGK ve ticaret sicile yazı yazdı merak ettiğim şudur ki aynı mahallede olan vergi mükellefi burada komşu olarak geçiyor mu yürüyerek 7-8 dakika var arada fakat mahalle aynı ne yapmamızı tavsiye edersiniz

Yorum Bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir