Askerlik Sebebi İle İşten Ayrılan İşçinin Makul Sürede Askere Gitmemesi

4857 sayılı İş Kanunu’nun 120. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1475 Sayılı Kanunun 14/3 fıkrası uyarınca muvazzaf askerlik sebebi ile iş akdini fesheden işçi kıdem tazminatına hak kazanmaktadır. Ancak işçinin askerlik sebebi ile kıdem tazminatına hak kazanması için feshin gerçekten askerlik sebebi ile yapılmış olması gerekmektedir. Askerlik sebebi ile iş akdini fesheden işçinin fesih dilekçesi ile birlikte askerlik şubesinden aldığı sevk belgesini de işverene ibraz etmesi gerekmektedir. Sevk belgesi olmaksızın yapılan fesih bildiriminde işverenin kıdem tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmamaktadır.  Ayrıca işçinin muvazzaf askerlik celp döneminden makul bir süre önce ayrılması gerekmekte olup Yargıtay içtihatları gereğince bu durumun tespit edilebilmesi için mahkemenin işçinin askere gidip gitmediğini, gitti ise ne zaman askere gittiğini askerlik şubesine sorması gerekmektedir.

İş akdini feshettikten sonra başka bir işyerinde çalışan yahut makul bir süre içerisinde askere gitmeyen işçinin iş akdini askerlik sebebi ile feshettiği kabul edilmeyecek, kıdem tazminatına da hükmedilmeyecektir.

Ancak uygulamada ve Yargıtay içtihatlarında makul sürenin nasıl belirleneceği çoğu zaman tartışma konusu olmuştur. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 1983/8849 E. 1983/11194 K. ve 26.12.1983 tarihli kararında işçinin fesih tarihi ile askerliğe sevk tarihi arasında 7 ay bulunmasına rağmen kıdem tazminatı talebi kabul edilmiş, kararın karşı oy yazısında bu sürenin hayatın olağan akışına göre gerekli hazırlıklar için çok uzun bir süre olduğu, davacının muvazzaf askerlik hizmeti dolayısıyla işten ayrıldığını hayatın olağan akışı içinde kabul etmenin mümkün olmadığı belirtilerek çoğunluk görüşüne karşı çıkılmıştır.

Yine Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 1984/9719 E. 1984/11051 K. ve 12.12.1984 tarihli kararında  işyerinden ayrılış tarihi ile sevk tarihi arasında sebep bağlantısını kesmeyen makul sürenin araya girmesinin hakkı ortadan kaldırmayacağı, makul sürenin işçinin sosyo-ekonomik durumu, çevre ve örf ve adet özellikleri nazara alınarak takdir edilmesi gerektiği belirtilmiştir.

askerlik-sebebi-kidem-tazminati

Aşağıda incelemiş olduğumuz Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 14.9.2020 tarihli ve E. 2020/1756 K. 2020/7557 sy kararında; askerlik sebebi ile iş akdini fesheden davacının bozma sonrası dosyaya sunulan SGK kayıtlarında çalışma kaydının görülmemesine rağmen davalı tarafından dosyaya sunulan belgelerden davacının dava dışı başka bir firmada çalıştığını gösteren belgeler sunulduğu, kaldı ki fesih bildirimi ile sevk tarihi arasında 4 ay bulunduğu gerekçe gösterilerek davacının kıdem tazminatına hak kazanamayacağına hükmedilmiştir.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin kararına konu olan olaylarda;

  • Uyuşmazlık Konusu Olaylar

Yargıtay kararında yer verilen bilgilere göre davacı 15/04/2014 tarihli fesih bildirimi ile askerlik gerekçesiyle iş sözleşmesini feshetmiş ve 11/08/2014 tarihinde askere sevk edilmiştir.

SGK kayıtlarına göre fesih tarihinden sonra davacının çalışma kaydı yoktur.

Ancak davacının asker dönüşü 23/02/2015 tarihinde davalı savunmasına konu firmada çalışma kaydı olduğu görülmüştür.

Ayrıca dosya içerisinde işverence sunulan bir kısım belgelerde davacının 2014 yılı Nisan ayından itibaren söz konusu dava dışı firmada çalıştığına ilişkin bilgi olduğu görülmüştür.

  • Davacı Tarafın İddiaları

Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde bölge sorumlusu olarak çalışırken iş sözleşmesini askerlik nedeniyle feshettiğini ileri sürerek kıdem tazminatı ile bir kısım aylık ücret, prim, fazla çalışma ve yıllık izin ücreti alacaklarının tahsilini talep etmiştir.

  • Davalı Tarafın Savunması

Davalı vekili, davacının iş sözleşmesini kendi rızası ile sonlandırdığını, işyerinden ayrılma gerekçesinin ise müvekkili firma ile aynı işi yapan bir firmaya yüksek maaşla işe girmesi olduğunu, bu hususun 4857 Sayılı Kanun’un 25/II-e maddesine uyduğunu, davacının askere gideceğine ilişkin dava dilekçesinin ekine bir belge sunmadığını ayrıca davacının işyerinde çalışan bir çok personelin de ayrılmasına sebebiyet verdiğini, tazminat hakkı olmadığını, fazla çalışması da olmayıp prime de hak kazanmadığını, yıllık izin ücreti alacağı da olmadığını, savunarak davanın reddini istemiştir.

  • İlk Derece Mahkemesinin Kararı

İlk Derece Mahkemesi; toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanarak, davacının davalı işyerinde 4 yılı aşkın süre ile çalıştığı, askerliğine ilişkin alınan askerlik şubesi yazısından sevk tarihinin 15.08.2014 olduğu dolayısıyla davacının iş sözleşmesinin feshi tarihi ile askere sevk tarihinin örtüştüğü, bu nedenle davacı feshinin yerinde olduğu ve kıdem tazminatına hak kazandığı ayrıca yıllık izin ücreti alacağı da olduğu ancak diğer taleplerin reddi gerektiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.

Karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.

yargitay

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin Gerekçesi

Yargıtay’a göre; taraflar arasında, iş sözleşmesinin davacı tarafça haklı nedenle sona erdirilip erdirilmediği hususunda uyuşmazlık vardır.

Yargıtay kararında da tespit edildiği üzere; Davalı taraf; davacının işten ayrılış nedeninin işyerindeki bir kısım çalışanlarla birlikte kendileri ile aynı alanda faaliyet gösteren farklı bir firmada çalışmak olduğu savunmaktadır

Aynı konuda aynı işverene karşı bir kısım işçilerin açtıkları davalarda, ( … 2.İş mahkemesi 2014/347 E E. 2015/781 K., 2014/434 E. 2016/79 K. sayılı ) işçilerin 2014 yılı Nisan ayında işten ayrıldıkları ve davalı ile aynı alanda faaliyette bulunduğu anlaşılan dava dışı firmada birlikte çalışmaya başladıkları, bu nedenle tazminat istemlerinin reddedildiği ve bu yöndeki kararların Dairemizce yerinde görüldüğü, anlaşılmaktadır.

Yine, davacı fesihte askerlik nedenine dayanmış ise de fesihten yaklaşık 4 ay sonra askere sevk edilmiştir.

Yukarıdaki açıklamalar ve dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacının iş sözleşmesini fesihte haklı nedeni olmadığı kabul edilerek kıdem tazminatına yönelik istemin reddine karar verilmesi gerekirken sadece SGK kayıtlarındaki durum dikkate alınarak talebin kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ

İşçinin askerlik sebebi ile iş akdini feshetmesi halinde kıdem tazminatı talep etme hakkı bulunmasına rağmen fesih tarihi ile askerliğe sevk tarihi arasında makul bir sürenin bulunması, iş akdini feshettikten sonra başka bir işveren nezdinde çalışmasının bulunmaması gerekmektedir.

Makul sürenin nasıl belirleneceği somut olayın özelliklerine göre değerlendirilecek ise de yukarıda incelemiş olduğumuz Yargıtay’ın yakın tarihli kararında 4 aylık sürenin makul bir süre olmadığı tespitinde bulunulmuştur.

Mahkemenin makul süreye ilişkin araştırma yaparken askerlik şubesinden kaynaklı bir gecikme olup olmadığı, sevk tarihlerinin ne olduğunu sorması gerekmektedir.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 14.9.2020 tarihli ve E. 2020/1756 K. 2020/7557 sy kararının tam metnine buradan ulaşabilirsiniz

       Av. Burçak Kandemir

            Okyay | Evren  

 Avukatlık & Arabuluculuk Ofisi

         www.okyayevren.com

 

 

 

 

Yorum Bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir