Yurt Dışında Çalışan İşçilerin Alacak Davasında Uygulanacak Hukuk

yurt-disinda-calisan

Günümüzde özellikle Türk inşaat şirketleri tarafından yurt dışında alınan projeler sayesinde yurt dışında çalışan çok sayıda Türk işçisi vardır. Bu çalışan işçiler ya Türkiye’deki şirketler tarafından istihdam edilerek yurt dışına gönderilmekte ya da doğrudan yurt dışındaki şirketlerde çalışmaya başlamaktadır.

Ancak yurt dışında çalışan işçilerin o ülkedeki işler sona erdikten sonra bazen başka ülkelerdeki projelerde görevlendirildikleri bazen de iş bitimi sebebi ile ülkeye geri gönderildikleri ve çoğunlukla ülkeye geri gelen çalışanların alacaklarının hatalı hesaplandığı iddiası ile davalar açtıkları da görülmektedir.

Bu şekilde yurt dışında çalışan işçilerin açtıkları davalarda uyuşmazlığa hangi ülke hukukunun uygulanacağının tespiti önemlidir.

Özellikle uyuşmazlık üzerinde Türk hukuku uygulanmasının yerine taraflar başka bir uygulanacak hukuk belirlendiğinde iki farklı hukukun öngördüğü düzenlemelerde zamanaşımı ve defi sürelerinin birbirinden farklı olması halinde yurt dışında çalışan işçilerin taraf olduğu uyuşmazlıklarda hangi hukuk kuralına bağlı kalınacağının tespiti gerekmektedir.

İşveren ile işçi arasındaki iş sözleşmesinden doğan alacaklara ilişkin uyuşmazlıkların görüleceği mahkemenin belirlenmesi oldukça kritik bir nokta olup uygulanacak hukukun tespiti ve tayini hakkında zaman içerisinde farklı görüşler ortaya koyulmuştur. Yargıtay’ın zaman içerisinde yabancılık unsuru bulunan iş davalarında ve iş sözleşmesinden doğan alacak davalarında uygulanacak hukukun tespiti hakkında birbirinden farklı kararları bulunmaktadır.

Ancak 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (MÖHUK )’un 40. maddesine göre, Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisini, iç hukukun yer itibariyle yetki kuralları belirler. Aynı Kanun’un 44. maddesi ise, bireysel iş sözleşmesinden veya iş ilişkisinden doğan uyuşmazlıklarda Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisini tayin eden özel bir yetki kuralı getirmiştir. Buna göre, bireysel iş sözleşmesinden veya iş ilişkisinden doğan uyuşmazlıklarda işçinin işini mutaden yaptığı işyerinin Türkiye’de bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir. İşçinin, işverene karşı açtığı davalarda işverenin yerleşim yeri, işçinin yerleşim yeri veya mutad meskeninin bulunduğu Türk mahkemeleri de yetkilidir

MÖHUK m. 27(1 ) uyarınca iş sözleşmesinin tarafları, sözleşme ile irtibatlı olsun olmasın diledikleri bir ülkenin hukukunu seçebilirler. Ancak tarafların seçmiş oldukları bu hukuk düzeninin, işçinin mutad işyeri hukukunun emredici hükümleri uyarınca sahip olacağı asgarî korumanın altında kalması hâlinde mutad işyeri hukuku uygulanır.

Bu durumda, seçilen hukuk ile mutad işyeri hukuku arasında bir yararlılık karşılaştırması yapılmalıdır (DOĞAN, Vahit, “5718 Sayılı Kanununa Göre İş Akdine Uygulanacak Hukukun Tespiti”, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2007, C. XI, S. 1-2, s. 153; BÜYÜKALP SARIÖZ, A. İpek, “Mutad İşyeri Kavramı ve MÖHUK m.27/f.3’ün Uygulanması Sorunu”, Hacettepe Hukuk Fakültesi Dergisi, 2018, C. 8, S. 2, s. 211-212; ELÇİN, s. 89-100 ). Mutad işyeri, işin zaman ve içerik olarak ağırlıklı ifa edildiği işyeridir. Başka bir anlatımla, mutad işyeri, işçinin işini fiilen yaptığı yerdir. İşçinin ücretinin ne şekilde ve hangi para biriminden ödendiği mutad işyerinin belirlenmesi açısından belirleyici değildir. İşçinin işini geçici olarak başka bir ülkede yapması, örneğin montaj için yurt dışında görevlendirilmesi durumunda, bu işyeri mutad işyeri sayılmayacaktır.

Geçici çalışmanın ne kadar olacağı her olayın özelliğine göre hâkim tarafından belirlenmelidir. Yurt dışında çalışan işçi sadece yabancı ülkede çalışmak için işe alınmışsa ya da işveren çalışmak üzere yabancı ülkeye gönderdiği işçisini geri alma niyetinden veya işçi geri dönme niyetinden vazgeçerse, yabancı ülkeye gönderilen işçinin fiilen çalıştığı yer, mutad işyeri hâline gelir (AYGÜL, Musa/ÇOBAN, Nazlı, “Birden Fazla Ülkede İfa Edilen İş Sözleşmelerinde Mutad İşyerinin Tespiti”, Terazi Hukuk Dergisi, 2020, S. 169, s. 1822-1824;ELÇİN, s. 118-137; BÜYÜKALP SARIÖZ, s. 217 )

Bu yazımızda işvereni için sadece yurt dışında çalışan bir işçinin açtığı davada hangi hukukun uygulanacağını anlatan Yargıtay 9. Hukuk  Dairesi’nin 24.11.2020 tarihli  ve 2020/5617 E – 2020/16556 K Sayılı kararı incelenecektir.

UYUŞMAZLIK KONUSU

Davaya esas uyuşmazlık konusu, davacı ve davalı arasında imzalanan yurt dışı iş sözleşmesinden doğan işçilik alacaklarına ilişkin uyuşmazlık üzerinde uygulanacak hukukun daha önce taraflar arasında Umman hukuku olarak seçilmiş olmasına rağmen davada Türk hukukunun uygulanıp uygulanamayacağıdır.

DAVACININ İDDİALARI

yurt-disinda-calisan-umman

Davacı, Umman’da 25.05.2012-29.05.2014 arasında konkasör olarak çalıştığını, 2.200,00 USD maaş aldığını, mesai saatlerinin vardiyalı olarak belirlendiği ancak vardiyası dışında fazla çalışmasının bulunduğunu, ulusal bayram ve tatil günlerinde çalıştığını ve işveren tarafından iş sözleşmesinin feshedildiği iddialarıyla ileri sürdüğü alacakların tahsili istemli dava açmıştır.

DAVALININ İDDİALARI

Davalı Ö.. İnşaat San. Ve Tic. A.Ş. vekili İş sözleşmesi uyarınca söz konusu uyuşmazlığa uygulanacak hukukun Umman Sultanlığı Kanunları’ nın geçerli olduğu, davacının maaşı asli ücret 1581,00 USD ve 619,00 USD fazla mesai ücreti olarak toplam 2.200 USD olacak şekilde ödendiği, ulusal bayram ve tatil günleri Umman Krallığı’na göre belirlenmiş olduğu ve bu günlere ait alacağının bulunmadığı, davacının haftalık tatillerini kullanmadığı, kullanmadığında ise ücretinin kendisine ödendiği ayrıca işçinin 10.05.2014 tarihli belge ile istifa ettiğini ve davacıya Umman’da çalışmasından doğan tüm alacaklarının ödediği iddiasında bulunmuştur.

İLK DERECE MAHKEMESİ’NİN KARARI

İlk derece mahkemesi dosyadaki deliller ve bilirkişi raporuna dayanarak davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.

Bu karar üzerine davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ’NİN KARARI

Bölge Adliye Mahkemesince davalılar arasında iş ortaklığı bulunsa da davacının iş ortaklarından Ö… şirketi tarafından götürüldüğü, iş ortağı davalı A…’nin Türkiye’de şubesinin bulunduğu gerekçesi ile uyuşmazlığa Türk Hukukunun uygulanmasında isabetsizlik bulunmadığı belirtilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen karara karşı davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz başvurusunda bulunmuştur.

yargitay

YARGITAY 9.HUKUK DAİRESİ’NİN KARARI

Yargıtay 9.Hukuk Dairesi’ne göre; Somut uyuşmazlıkta davalı Ö… şirketi davacının Umman’da çalıştırılmak üzere işe alındığını ve sadece bu ülkede çalıştırıldığı için MÖHUK 27.maddesi uyarınca işçinin işini ifa ettiği yer olan Umman Hukukunun geçerli olması gerektiğini savunmuştur.

Davacı ile davalı işveren Ö… İnşaat San. ve T.A.Ş arasında imzalanan yurt dışı iş sözleşmesinin fesih, yıllık izin, fazla mesai, hafta tatili ve genel tatil alacaklarına ilişkin maddelerinde çalışılan ülke mevzuatının uygulanacağının belirtildiği, yine sözleşmenin 16. maddesinde de sözleşme maddelerinde belirtilen hususlarda çalışılan ülke mevzuatının geçerli olduğunun ifade edildiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla tarafların hukuk seçimi anlaşması yaptıkları görülmektedir.

Diğer yandan, davacı söz konusu iş sözleşmesi kapsamında tüm hizmet süresi boyunca sadece davalıların Umman’da bulunan işyerinde çalışmış olup, bu durumda mutad işyerinin de işiçinin işini fiilen yaptığı yer olan Umman olduğu sabittir.

Tüm bu hususlar dikkate alındığında, taraflar arasında MÖHUK’un 27/1 hükmü kapsamında hukuk seçimi anlaşması bulunduğundan uyuşmazlığa Umman hukukunun uygulanması gerekmektedir.

SONUÇ

  • İş sözleşmesinde taraflarca uygulanacak hukuk seçilmiş ise işçinin mutad işyeri hukukunun emredici hükümleri uyarınca sahip olacağı asgarî korumanın altında kalmadığı sürece taraflarca seçilen hukuk uygulanır.
  • Taraflarca bir hukuk seçilmemiş veya seçilen hukuk dalı işçiyi mutad işyerinin olduğu düzenden daha az koruyorsa mutad işyeri hukuku uygulanır.

EDİTÖRÜN NOTU

Yukarıda incelenen Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin vermiş olduğu karardan farklı olarak Yargıtay 9. Hukuk Dairesi tarafından verilen 2012/15508 Esas Sayılı, 2012/36421 Karar Sayılı ve 06.11.2012 tarihli kararda ise işçinin haklarını gözetmek adına uyuşmazlığın çözümü noktasında seçilmiş dahi de olsa uygulanacak hukukun yabancı hukuk yerine Türk hukuku olması gerektiği ve bu işçilik alacaklarının kamu düzeninden kaynaklandığı görüşü benimsenmiştir.

Ancak Yargıtay’ın vermiş olduğu yeni tarihli kararda, yurt dışında çalıştırılan ve taraflar arasında işçilik alacaklarına dair  bir uyuşmazlık meydana geldiğinde  yine taraflarca belirlenmiş olan iş sözleşmesi hükümlerince uygulanacak hukukun seçilmesi halinde işçilik alacaklarının kamu düzeninden geldiği görüşünden uzaklaşılmış ve uygulanacak hukukun taraflarca seçilen hukukun uygulanması yönünde kanaat getirmiştir.

Yargıtay’ın bu görüş değişikliğini istikrarlı bir şekilde uygulayıp uygulamayacağını zamanla görebileceğiz.

Yargıtay 9. Hukuk  Dairesi’nin 24.11.2020 tarihli  ve 2020/5617 E – 2020/16556 K Sayılı kararının tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.

      Stj. Av. Rabia Kurum

           Okyay | Evren

Avukatlık & Arabuluculuk Ofisi

      www.okyayevren.com

Not: Bu yazı Av. Eren Evren tarafından incelenerek yayına uygun  bulunmuştur. 

 

 

Yorum Bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir