Genel Müdür Yardımcısı İşveren Vekili Midir?

Bu yazımızda işletmenin bütününü yöneten genel müdürün yardımcısı olan çalışanın işveren vekili olup olmadığını tartışan Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 5.11.2019 tarihli ve E. 2019/2991- K. 2019/19192 sy kararı incelenecektir.

Küreselleşmenin etkisiyle dünya çapında mal ve hizmetlere olan talebin artması özellikle tüzel kişilik olan işverenlerin iş ve işletme hacimlerini genişletmiş, artan ticaret hacmi işverenlerin organizasyon süreçlerini ve yönetme yetkilerini tek başlarına etkili bir biçimde kullanmalarını imkansız hale getirmiştir. Bu sebeple işverenler işletme ve işyerinin organizasyonunun en etkin ve en kısa süre içinde sağlanması amacı ile yönetme yetkilerini tamamen yahut kısmen alanında uzmanlığı ve tecrübesi bulunan işçilere bırakmaktadır. İşvereni tarafından kendilerine yönetim yetkisi verilmiş işçiler işveren vekili olarak adlandırılmakta olup 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesinde de işveren vekili “işveren adına hareket eden ve işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan kimseler” olarak tanımlanmaktadır. İşveren vekili işveren adına hareket ettiği için yapmış olduğu iş ve işlemlerden doğrudan işveren sorumlu olacaktır.

4857 sayılı İş Kanunun 18 maddesinde işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve bu kişilerin yardımcıları ile işyerinin bütününü sevk ve idare eden, bunun yanında işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekilleri hakkında 19., 21. madde hükümleriyle 25. maddenin son fıkrasının uygulanmayacağı açıkça düzenlenmiştir.

Buna göre sadece işletmenin bütününü yani işveren bir şirket ise şirketin tamamını sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları ile işyerinin bütününü örneğin merkeze bağlı bir fabrika, bölge müdürlüğü veya şubeyi sevk ve idare eden, bunun yanında işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekilleri iş güvencesi hükümlerinin kapsamı dışında kalacak ve işe iade davası açmaları halinde talepleri kabul edilmeyecektir.

Önemle belirtmek gerekir ki; işçi alma ve çıkarma yetkisi şartı sadece işyerinin bütününü sevk ve idare eden işveren vekilleri için aranan bir şart olup işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekilinin ve bu kişilerin yardımcılarının iş güvencesi hükümleri dışında kalması için işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisinin olması gerekmez.

Nitekim Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 5.11.2019 tarihli ve E. 2019/2991- K. 2019/19192 sy kararında işletmenin bütününü sevk ve idare eden genel müdüre bağlı genel müdür yardımcısının işletme düzeyinde işveren vekili olduğundan ayrıca işe alma ve işten çıkarma yetkisinin bulunmasına gerek olmadığını tespit etmiştir. Karara konu olan olaylarda;

  • Davacının İddiaları ve Talepleri

Davacı vekili, müvekkilinin iş akdinin İş Kanunu’nun 17. maddesi gereğince feshedildiğini, davalı şirketin iddia ettiği işletme nedeninin gerçek olmadığını, işletme nedeninin biran için var olduğu düşünülse dahi feshin son çare ilkesine uyulmadığını, davacı işçinin işyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisinin bulunmadığını, davacı işçinin unvanın Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olduğunu ve stajyeri bile işe alma yetkisinin olmadığını, görevinin satış ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi olduğunu, davalı şirkette çalıştığı süre boyunca herhangi bir imza yetkisi veya vekil sıfatının olmadığını, işyerinin bütününün sevk ve idaresine katılmadığını iddia ederek, davacının işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.

  • Davalının Cevapları

isveren-vekili-isletmenin-butunu

Davalı vekili, davalı şirketin Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı-CCO yetkilisi olduğunu, davacı işçinin görev sıfatıyla doğrudan … ( CEO ) bağlı ve yardımcısı olduğunu, davalı şirketin İstanbul’daki 3 işyeriyle birlikte başka illerdeki tüm Satış ve Pazarlama Bölümlerinin de doğrudan davacı işçiye bağlı olmasının davacı işçinin Satış ve Pazarlama Bölümünün başında Genel Müdür Yardımcısı sıfatını taşıdığını ispatladığını, davacı işçinin işyerindeki pozisyonunun iş sözleşmesinin devam ettiği tarihsel dönemde işyeri organizasyon şemasında görüldüğünü, işletmesel karar kapsamında üst yönetici kadrosunda bulunan Genel Müdür Yardımcısı olarak çalışanlardan da iş sözleşmesine son verilmesi gereğinin hasıl olduğunu …. ileri sürerek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

  • İlk Derece Mahkemesinin Kararı

İlk Derece Mahkemesi’nce yapılan yargılama neticesinde; “davacı işçinin işletmenin bütününü yönetmediği, kendisine temsil ve ilzam yetkisi verilmediği, görev tanımı ve konumu itibariyle satış ve pazarlamaya yönelik bir kısım işleri yaptığı, davalı şirkette “Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı” unvanı ile çalıştığı anlaşılan davacı işçinin yaptığı iş, işyerinde pozisyonu ve yetkileri yönünden işveren vekili sayılmayacağı ve iş güvence kapsamında bulunduğu kanaatine varıldığı, davalı şirketin genel müdürlüğünden Eylül 2016 ayında … ve … isimli kişilerin işten ayrıldığı ancak … ve … isimli kişilerin işe alındığı, davalı şirket tarafından davacı işçinin unvanının değiştirilmesi ve ücretinin düşürülmesi dışında herhangi bir organizasyon değişikliğine gidildiğinin ortaya konulamadığı…, Satış ve Pazarlama Direktörü veya Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı tarafından yürütülen işin mahiyetinin aynı olduğu, feshin ölçülü ve geçerli olmadığı ” gerekçeleri ile işe iadenin kabulüne karar vermiştir.

Davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

  • Bölge Adliye Mahkemesinin Kararı

Bölge Adliye Mahkemesi tarafından,”…davalı şirketin işletme düzeyinde bir işverenlik olduğu, davalı şirketin sunduğu Satış ve Pazarlama ( CCO ) Genel Müdür Yardımcısı pozisyonuna ait görev tanımında, davacı işçinin Genel Müdüre ve İcra Komitesine ( Yönetim Kurulu ) doğrudan bağlı olduğunun belirtildiği, davalı şirketin organizasyon şemasında; davacı işçinin Satış ve Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı olarak ve Mali İşler Genel Müdür Yardımcısının, Operasyon Genel Müdür Yardımcısının, İnsan Kaynakları Direktörünün ve Ar & Ge Direktörünün genel müdüre bağlı olarak çalıştıkları, davalı şirketin imza sirkülerine göre davacı işçinin ve genel müdür yardımcısı unvanı verilen diğer kişilerin temsil ve ilzam yetkisinin bulunmadığının anlaşıldığı, yaptığı iş, işyerinde pozisyonu ve yetkileri ile işyerinde genel müdür veya genel müdür yardımcısı unvanının kullanılması tek başına iş güvencesi kapsamı dışında bulunma sonucunu doğurmayacağı hususları birlikte değerlendirildiğinde; İlk Derece Mahkemesi’nin davacının işveren vekili sayılmayacağı” gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

Davalı vekili Bölge Adliye Mahkemesinin kararını temyiz etmiştir.

  • Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin Kararı

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi kararında ;

Yargıtay’a göre , işyerinde genel müdür veya genel müdür yardımcısı unvanının kullanılması tek başına iş güvencesi kapsamı dışında bulunma sonucunu doğurmaz. Önemli olan, kendisine temsil yetkisi verilip verilmediği ve işletmenin bütününü yönetip yönetmediğidir; bu hususta görev tanımı ve konumuna bakmak gerekir.

İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekillerinin ikinci grubunu, işletmenin değil de işyerinin bütününü yöneten ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekilleridir.

isveren-vekili

Buna göre, işletmenin bütününü sevk ve idare edenler, başka bir şart aranmaksızın işveren vekili sayılırken; işletmenin değil de işyerinin bütününü sevk ve idare edenlerin 18’nci madde anlamında işveren vekili sayılabilmesi için ilave olarak, işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisini haiz olması şartı aranır. İşyerinin tümünü sevk ve idare ile işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi katlanmış olarak, birlikte aranır. Bu işyeri işletmeye bağlı bir işyeri de olabilir.

Somut uyuşmazlıkta; davalı şirketin dosyadaki organizasyon şemasına göre, davacı işletme düzeyinde işyerinin bütününü sevk ve idare eden genel müdüre bağlı genel müdür yardımcısı pozisyonunda olup, işletme düzeyinde işveren vekili olduğundan işe alma ve işten çıkarma yetkisinin bulunmasına gerek yoktur.

İşletmeyi sevk ve idare eden işveren vekilinin yardımcısı durumunda “genel müdür yardımcısı ” olan davacının iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacağı açıktır.

Sonuç

  • işyerinde genel müdür veya genel müdür yardımcısı unvanının kullanılması tek başına iş güvencesi kapsamı dışında bulunma sonucunu doğurmaz.
  • İşletmenin yani şirketin tamamını yöneten işveren vekili ve yardımcıları iş güvencesi kapsamı dışındadır. Bu kişilerin işçi alma veya işten çıkarma yetkilerinin olup olmadığının araştırılmasına gerek yoktur.
  • İşletmeyi sevk ve idare eden işveren vekilinin yardımcısı durumunda olan “genel müdür yardımcısı ” da bu kapsamda iş güvencesinden yararlanamaz

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 5.11.2019 tarihli ve E. 2019/2991- K. 2019/19192 sy kararına buradan ulaşabilirsiniz.

      Av. Burçak Kandemir

            Okyay | Evren  

 Avukatlık & Arabuluculuk Ofisi

         www.okyayevren.com

Yorum Bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir