Alt İşveren Çalışanının Asıl İşveren Aleyhinde Sosyal Medya Paylaşımları Haklı Fesih Sebebi midir

Günümüz dünyasında uzmanlaşmanın giderek artması, üretim süreçlerinin kompleks hale gelmesi sebebi ile işverenler ekonomik saikleri de göz önünde bulundurarak işyerindeki üretimin yahut hizmetin her aşamasını kendi işçileri ile gerçekleştirememekte; özellikle temizlik, yemek, bakım ve onarım, servis, güvenlik hizmetleri gibi yardımcı işlerin görülmesi işlevini alt işverenlere bırakmaktadırlar. Alt işverenin çalıştırdığı işçiler ise alt işverene iş sözleşmesi ile bağlı olarak asıl işverenin işyerinde, asıl işverenin işlerini yürütmektedirler.

Her ne kadar alt işverenin işçileri alt işverene bir iş sözleşmesi ile bağlı olarak çalışsalar da asıl işverene karşı da birtakım sorumlulukları bulunmaktadır. Bu sorumluluk en temelde alt işveren işçisinin asıl işverenin emir ve talimatlarına uygun olarak çalışmasıdır. Bunun dışında alt işveren işçisinin asıl işverene karşı doğruluk ve iyi niyet kurallarına aykırı eylemlerde bulunmaması gerekmektedir.

Peki alt işveren işçisinin asıl işverene karşı gerçekleştirdiği doğruluk ve iyi niyet kurallarına aykırı eylemleri alt işveren bakımından fesih sebebi teşkil edebilir mi? Alt işverenin böylesi bir durumda yapmış olduğu feshin hukuki niteliği ne olacaktır?

Bu hususa ilişkin olarak görülmekte olan bir uyuşmazlıkta Yargıtay 22. Hukuk Dairesi alt işveren işçisinin asıl işverene karşı doğruluk ve sadakat borcuna aykırı eylemleri sebebi iş akdinin feshedilmesi durumunda yapılan feshin haklı olduğuna hükmetmiştir. Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin 10.03.2020 tarih ve E. 2017/26906 K. 2020/4693 kararına konu olan olaylarda

Davaya Konu Olan Olay

Yargıtay’ın kararında tespit edildiği üzere;

Somut uyuşmazlıkta Selçuk Belediyesinin alt işvereni olan davalı şirket yanında çalışan davacının iş sözleşmesinin sosyal medya paylaşımları sebebiyle feshedilmiştir.

Davacının paylaşımlardan birinde; Selçuk Belediye Başkanına hitaben

sosyal-medya-alt-isveren-hakaret

“…Dar gelicek bu Selçuk darrrrr… mezar zannedeceksin kabus bu diyeceksin az sonra uyanınca hepsi geçecek diyeceksin….Bu sefer çocuk katillerinin hırsızların vurguncuların kuklası oldun. Kısacası adamın adamı oldun. Yani adam olamadın…” ifadelerini kullandığı ; bir diğerinde “…görevimin başındayım beni kovacak delikanlıları bekliyorum…” ifadelerini kullandığı ; bir diğerinde de “namuslu ve şerefli iseler beni kovsunlar”

 ifadelerini kullandığı görülmektedir.

Söz konusu paylaşımların tespiti sonrasında asıl işveren tarafından 02/07/2014 tarihinde davacının çalışmasına son verilmesi gerektiği alt işverene bildirilmiş, bunun üzerine de alt işverence 07/07/2014 tarihinde iş sözleşmesi feshedilmiş ve davacı tarafından kıdem ve ihbar tazminatı ile sair diğer alacaklarının ödenmesi talepli dava açılmıştır.

Davacının İddiaları 

Davacı vekili, müvekkili işçinin iş sözleşmesinin haklı sebep olmadan feshedildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.

Davalılar, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Yerel Mahkeme Kararının Özeti

Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı gerekçeyle haklı feshin hak düşürücü sürede gerçekleşmediği gerekçesi ile kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulüne karar verilmiştir.

Kararı davalılar Gezerler Akaryakıt İnş. Hay. Ürn. Gıda Mad. Day. Tük. Zirai ve Orman Ürünleri Mad. Tem. Taş. Taah. İth. İhr. Tur. Tic. San. Ltd. Şti. ve … vekili temyiz etmiştir.

yargitay

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin Gerekçesi

Yargıtay 22.Hukuk Dairesi’ne göre; İşçinin, işverenin işi ve iş yeri ile ilgili hukuken korunması mümkün haklı menfaatlerini koruması, zarar verici veya risk altına sokabilecek davranışlardan kaçınması sadakat borcunun temelini oluşturmaktadır.

Bu bağlamda davacının asıl işverene yönelik olan davacının söz konusu paylaşımları, alt işveren bakımından da ahlâk ve iyi niyet kuralları ile doğruluk ve bağlılığa uymayan bir nitelik arz ettiğinden, somut olayda kanuni süre içinde gerçekleştirilen fesih haklı sebebe dayanmaktadır.

Diğer taraftan, Mahkemece asıl işverence 16/06/2014 tarihinde bildirim yapılmasına karşın feshin 07/07/2014 tarihinde gerçekleştirilmesine göre altı iş günlük sürenin geçtiği gerekçesine dayanılmış ise de, 16/06/2014 tarihli yazıda fesih talebinden söz edilmediği, buna mukabil ilk kez 02/07/2014 tarihli yazı ile davacının belediyedeki görevine son verilmesinin alt işverene bildirildiği anlaşıldığından, feshin altı iş günlük süre içinde yapıldığı sonucuna ulaşılmıştır.

Bu itibarla, işverence gerçekleştirilen fesih haklı olduğundan kıdem ve ihbar tazminatı istemlerinin reddi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ

Alt işveren işçisinin asıl işverene karşı doğruluk ve sadakat borcuna aykırı eylemleri alt işveren bakımından haklı nedenle fesih sebebi oluşturur.

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin 10.03.2020 tarih ve E. 2017/26906 K. 2020/4693 kararının tam metnine buradaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz

       Av. Burçak Kandemir

            Okyay | Evren  

 Avukatlık & Arabuluculuk Ofisi

         www.okyayevren.com

Yorum Bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir