İşçinin Cinsel Taciz Eylemi Sonrası Özür Dilemesi

Yargıtay tarafından Cinsel taciz; “kişiye yönelik tehdidi içeren, onu aşağılayan ve küçük düşüren, duygusal ve psikolojik olarak çökmesine sebep olan, kişinin iradesi dışında kendisine yönelik gerçekleştirilen sözel, fiziksel ve/veya başka türlerde cinsel içerikli herhangi bir davranış” davranış olarak tanımlanmaktadır.. Cinsel taciz, muhatabının kişilik haklarına ve çalışma hürriyetine bir saldırıdır.

İş Kanunu’nun 25/2-c maddesine göre; “İşçinin işverenin başka bir işçisine cinsel tacizde bulunması” işveren açısından haklı bir fesih sebebi olup ilgili madde, “Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri” bendi altında düzenlenmektedir.

Cinsel taciz eyleminin meydana gelmesi halinde iş akdinin işveren tarafından feshedilmesi bir haktan öte eylemin mağdurunu koruma borcu sebebi ile aynı zamanda bir yükümlülüktür. Ancak cinsel taciz failinin özür dilemesi halinde durum ne olacaktır ? Failin yaptığı eylemden pişman olması işverenin haklı nedenle fesih imkanını ortadan kaldıracak mıdır?

Konuya ilişkin olarak, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 13.02.2019 tarihli 2015/35411 Esas ve 2019/3553 Karar sayılı kararında değerlendirme yapılmaktadır. Dava konusu olayda,

Yargıtay tarafından; davacı işçinin çalışma arkadaşına yazdığı mesajlar Yargıtay’ca şu şekilde tespit edilmiştir;

  • Davacı aynı gün içerisinde, saat 10.44 de olayın muhatabı kadın işçiye “…Hayırlı sabahlar. ” diyerek SMS göndermiş,
  • Muhatabı, ” Hayırlı sabahlar abi, hayırdır mesaj hakkını bitirmeye mi çalışıyorsun” diyerek cevap vermiş,
  • Davacının 11.16 da ” Kızıyorsan atmayayım” diyerek tekrar SMS göndermiş,
  • Muhatabın cevap vermemesi üzerine, gece saat 22.08′ de muhataba ” Mesaja cevap vermedin, işteki komşu, hayırlı geceler mesaja karşıysan mesaj gönderme yaz komşu” diyerek SMS göndermiş,
  • Bunun üzerine muhatabı “Hayırlı akşamlar abi, ben iş hakkındaki konuşmalar için veriyorum numaramı personele, iş dışında bir şey yoksa mesaj atmazsan sevinirim.” diye cevap yazmış,
  • Davacı; 22.37 de gönderdiği SMS ile muhataba “Bu yazdıklarımız aramızda kalsın” diyerek tekrar mesaj atmış,
  • Muhatabı “Bu yazdıkların aramızda kalmayacak” diyerek işverene şikayette bulunacağını mesaj ile bildirmiş
  • Davacı bunun üzerine aynı gece gönderdiği özür mesajlarından birisinde “…Tamam hakkını helal et bir an bastırdığım duygularıma yenildim…” bir diğerinde ise “…yaptığım bu günahtan dolayı tövbe edeceğim, bir an gaflete düştüm…” şeklinde açıklama yapmıştır.”

İşveren kadın işçinin başvurusu üzerine mesaj dökümlerini de yazarak davacıdan savunma istemiştir.

Davacının el yazılı savunmasında aynen ” Şikayetçi M. benim kardeşimdir, onunla 3 senedir beraber çalışıyoruz, onunla dini sohbet etmek için dini duygularıma yenilerek mesaj attım, ona nasihat yardımcı olmak için mesaj attım, bunda taciz olduğunu kabul etmiyorum. Dini duygularım baskın çıktığı için mesaj attım. Beraber çalıştığım sürece ona hiç saygısızlık yapmadım, 7 yıldır bu fabrikada çalışıyorum. Kötüniyetim olsa telefon ile arardım, konuşurdum. Ben mesajın delil olduğunu biliyorum. Bu suçlama onun yanlış anlamasıdır. ….özür diliyorum, Helallik istiyorum…” şeklinde beyanda bulunmuştur.

Davacının İddiaları

Davacı vekili:

  • Müvekkilinin 02.10.2007-22.07.2014 tarihleri arasında davalı şirkette çalıştığını,
  • iş akdinin haklı ve geçerli bir neden olmaksızın ihbarsız ve önelsiz şekilde feshedildiğini, iş akdinin aradığı usul ve şekil şartlarına fesih sürecinde uyulmadığını,
  • müvekkilinin davalı aleyhine açılmış davada şahitlik yaptığını iddia etmiş olup

kıdem ve ihbar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalının Savunması

Davalı vekili ise cevabında özetle:

  • davacının müvekkili firmanın başka bir kadın çalışanını sözlü ve yazılı olarak taciz ettiğini, 19.07.2014 tarihinde çeşitli saatlerde mesajlar attığını,
  • mesaj atılmış olan kadının bu durumdan rahatsız olduğunu ve korktuğunu,
  • durumun yazılı tutanakta belirtildiği ve işçinin savunmasının alındığını,
  • davacının mesajları inkar etmemiş olduğunu,
  • diğer çalışanın bu durumdan rahatsız olduğu söylemesi üzerine bile aramak istediğini belirttiğini, iş akdinin haklı neden ile İş Kanunu’ nun 25/II. maddesi kapsamında feshedildiğinin sözlü olarak davacıya söylendiğini ve noter ihtarnamesi ile de davacıya bildirildiğini,

davacının fiilinin güven sarsıcı nitelikte olduğunu ve iş akdinin feshi için haklı neden oluşturduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Yerel Mahkeme Kararı’nın özetinde:

“Davacının söz konusu sarkıntılık eylemiyle iş akdinin sona erdirilmesi eylemi mukayese edildiğinde, iş akdinin sona erdirilmesinin çok ağır bir yaptırım olduğu, davacının bu hatasını anlayarak hatasından çabuk dönerek, özür dilediği ve pişman olduğu da dikkate alındığında, yıllarca çalışan bir işçinin bu nedenle iş akdinin sona erdirilmesinin hakkaniyete uygun olmadığı, söz konusu eylem nedeniyle herhangi bir suç duyurusunda bulunulmadığı anlaşılmış ve iş akdinin davalı işveren tarafından haklı neden olmadan feshedildiği

gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkemenin feshin haksız olduğunun kabulünün gerekçeleri “…davacının eylemi ile iş akdinin sona erdirilmesi mukayese edildiğinde iş akdinin sona erdirilmesinin çok ağır bir yaptırım olduğu ve davacının hatasını anlayarak, hatasından çabuk dönerek özür dilediği, feshin hakkaniyete uygun olmadığı ve eylemle ilgili suç duyurusunda bulunulmadığıdır. ”

Yargıtay 9.Hukuk Dairesi’nin Kararı

Karar işveren tarafından temyiz edilmiş olup dosyayı inceleyen Yargıtay 9.Hukuk Dairesi, yerel mahkemeye adeta ders verir bir şekilde kararı bozmuştur.

9.Hukuk Dairesi’ne göre; Mesaj içeriklerinden, özellikle “…Tamam hakkını helal et bir an bastırdığım duygularıma yenildim…”, “…yaptığım bu günahtan dolayı tövbe edeceğim, bir an gaflete düştüm..” şeklindeki mesajlarından davacının muhatap kadın işçiye karşı cinsel dürtülerle yaklaştığı, çok açık bir şekilde ortadadır. Kadın işçiye sırnaşıkça, cinsel dürtülerle yazılan mesajların taciz, kamuoyundaki deyimi ile sarkıntılık olduğu Mahkemeninde kabulündedir.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin ilgili kararında yerel mahkemenin kararını bozarken şu ifadeleri kullanmıştır:

“Davalı iş yerinde çalışan evli, davacı işçinin aynı iş yerinde çalışan ve dosya içeriğinden kendisinden küçük, kızı yaşında olduğu anlaşılan bir kadın çalışanı gönderdiği SMS. ler ile taciz eyleminin “ kişiye yönelik tehdidi içeren, onu aşağılayan ve küçük düşüren, duygusal ve psikolojik olarak çökmesine sebep olan, muhatabının kişilik haklarına ve çalışma özgürlüğüne saldırı oluşu, ailesel, kurumsal ve toplumsal düzeylerde de derin etkiler bırakan bireysel ve toplumsal bir sorun olma ” niteliği karşısında bu eylemin hafife alınması, fesih ile kıyaslanması, yapılmakla sonuçlarını doğuran ve daha vahim sonuçlara yol açabilecek bir eylem karşısında feshin ağır bir yaptırım olduğunu söylemek yasal olarak mümkün değildir.

Ayrıca toplum yapımız dikkate alındığında, mağdurun bir kısım saikler ile cezai anlamda şikayetçi olmaması eylemin niteliğini değiştirmemektedir.

Sonuç olarak, yukarıda detaylıca açıklandığı üzere, iş yerinde çalışan kadın işçiye karşı cinsel tacizde bulunduğu açık olan davacının iş akdinin feshinin haklı nedene dayandığı anlaşıldığından, kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddi gerekirken mahkemece yerinde ve yasal olmayan gerekçe ile kabulü hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.”

Ayrıca kararda Yargıtay tarafından her alanda başarı ile yer alan kadın işçilerin çalışma yaşamındaki en büyük engellerinin işin fiili, fiziki zorlukları değil, işyerinde, iş hayatında karşılaştıkları, muhatap oldukları cinsel taciz eylemleri olduğunun tespiti ise bir başka alkışlanacak tespittir.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 13.02.2019 tarihli 2015/35411 Esas ve 2019/3553 Karar sayılı kararına buradan ulaşabilirsiniz.

SONUÇ :

Cinsel taciz eyleminin faili olan işçi, mağdur işçi arkadaşından özür bile dilemiş olsa bu eylem işveren açısından haklı bir fesih sebebi olarak kabul edilmektedir.

       Stj. Av. Can Hakan

           Okyay | Evren

Avukatlık & Arabuluculuk Ofisi

      www.okyayevren.com

Not: Bu yazı Av. Eren Evren tarafından incelenerek yayına uygun  bulunmuştur. 

 

 

Yorum Bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir