Eylemli Fesihten Çok Sonra Açılan Davada Feshin Haklılığının Tartışılması

Bu yazımızda işyerini terk ederek eylemli bir şekilde iş sözleşmesini sona erdiren ancak fesihten çok sonra açılan davada bu davranışının gerekçesini anlatmaya çalışan davacının haklı olup olmadığına dair 9.Hukuk Dairesi’nin Temmuz 2020 tarihli kararı değerlendirilecektir

4857 sayılı İş Kanunu’nun 24. Maddesi uyarınca işçi madde hükmünde sayılan sebeplerden birinin varlığı halinde iş akdini ihbar öneli vermeksizin haklı nedenle feshedebilir. Haklı nedenler iş sözleşmesinin konusu olan işin yapılması işin niteliğinden doğan bir sebeple işçinin sağlığı veya yaşayışı için tehlikeli olması, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan hallerden birinin varlığı ve işçinin ücretinin ödenmemesi olarak sıralanabilir. Uygulamada genellikle işçilerin fazla mesai ücretleri, ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin ödenmemesi gibi ücretin ödenmemesinden kaynaklı sebeplerden iş akitlerini yazılı olarak veya eylemli bir şekilde işyerini terk ederek feshettikleri görülmektedir. Peki işçinin iş akdini hangi nedene dayanarak feshettiğini işverene bildirme yükümlülüğü bulunmakta mıdır? İş akdinin feshinden çok uzun bir süre geçtikten sonra açılan davada işçi haklı fesih iddiasına dayanabilir mi ?

Bu konu Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 1.7.2020 tarihli ve E. 2016/19240 K. 2020/6809 sy kararında tartışılmıştır. Karara konu olan olaylarda;

Davacının İddiaları ve Talepleri

Davacı vekili müvekkilinin 27.03.2006 tarihinden iş akdinin 4857 Sayılı Kanun’un 24. maddesi mucibince haklı nedenlerle ve eylemli fesih tarihi olan 08.05.2008 tarihine kadar davalı işverenlik bünyesinde aralıksız fasılasız uluslararası tır şoförü olarak asgari ücret + sefer primi sistemi ile çalıştığını,  müvekkilinin hemen hemen tüm dini ve milli bayramlarda aralıksız çalışmasına rağmen karşılığının ödenmemesi, sefer priminin sigorta matrahına yansıtılmaması ve en son yaptığı 8 seferinden dolayı adına tahakkuk eden sefer priminden dolayı haksız ve mesnetsiz şekilde borç tahakkuk ettirilmek suretiyle sefer primlerinden kesinti yapılması ve asgari ücret maaş alacaklarının davalı işerenlikçe haklı bir gerekçe olmaksızın asgari ücretin altında ( aylık 190-210 TL arasında ) ödenmesi karşısında iş akdinin devamının müvekkili açısından çekilmez hale geldiğini ve iş akdinin anılan tarihte haklı nedenlerle sona erdirildiğini iddia ederek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, 4.000 TL kıdem tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalının Savunma ve Cevapları

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının 27.03.2006 tarihinde uluslararası/yurt dışı tır şoförü olarak işe girdiğini, davacının 06.05/07.05 ve 08.05.2008 tarihlerinde mazeretsiz ve izinsiz olarak işe gelmediğini, bu hususta tutanak tutulduğunu ve 08.05.2008 tarihli disiplin kurulu kararı ile iş akdinin 4857 Sayılı Kanun’un 25/2 maddesince haklı nedenle feshedildiğini, fesih bildiriminin 21.05.2008 tarihinde davacının eşine tebliğ edildiğini, aradan takriben altı sene geçtikten sonra iş akdinin davacı tarafından eylemli olarak feshedildiğinden bahisle huzurdaki davanın ikame edilmesinin hakkaniyete uygun olmadığını, olmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.

Yerel Mahkemenin Kararı

Mahkeme toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanarak davanın kabulüne karar vermiştir.

Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin Gerekçesi

Yargıtay’a göre iş akdinin hangi tarafça ne sebeple feshedildiği uyuşmazlık konusudur. Davacı vekili, davacı işçinin 08.05.2008 tarihinde işyerini terk ettiğini, terkin sebebinin hak ettiği ödenmemiş işçilik alacakları olduğunu 08/04/2014 tarihli dava dilekçesiyle açıklamış ve davacı eylemli haklı fesih iddiasında bulunmuş iken Davalı ise hiçbir neden yokken davacı işçinin işi bıraktığını devamsızlık tutanakları düzenlediklerini sonrasında da devamsızlığa bağlı haklı fesih yaptıklarını savunmuştur.

Tarafların açıklamaları ve dosyadaki bilgi ve belgelerden davacı işçinin 08/05/2008 tarihinde hiçbir açıklama yapmadan iş yerini terk ettiği eylemli fesih yöntemiyle işi sona erdirdiği görülmektedir.

Yargıtay 9.Hukuk Dairesi’ne göre;

“Dairemiz uygulamasına göre işi terk esnasında sözlü veya yazılı olarak belirtilmeyen terk sebebinin makul süre içerisinde açılan dava dilekçesinde açıklanması mümkün ise de yine dairemiz uygulamasına göre fesihten çok sonra açılan davada yapılan izah başlangıçta haklı sebebe dayandırılmayan feshe sonradan haklılık kazandırma çabası olarak değerlendirilmektedir. Somut olay bakımından davacı işçi yazılı ve sözlü hiçbir açıklama yapmadan 08.05.2008 tarihinde işi terk etmiş, terk sebebini 6 yıl sonraki dava dilekçesiyle açıklama yoluna gitmiş, bir anlamda başlangıçta haklı sebebe dayandırmadığı feshine sonradan haklılık kazandırmaya çalışmıştır. Feshe ilişkin oluşa göre şartları bulunmayan kıdem tazminatı talebinin reddi yerine kabulü hatalıdır.”

Sonuç

  • İş akdini haklı nedenle fesheden işçi iş akdini feshederken işverene bir gerekçe sunmamış ise makul bir süre içerisinde dava açarak fesih sebeplerini ve taleplerini belirtmelidir.
  • İşçinin hiçbir gerekçe sunmaksızın iş akdini feshetmesinin ardından çok uzun zaman geçtikten sonra dava açması Yargıtay tarafından haksız feshe haklılık kazandırma çabası olarak değerlendirilip kıdem tazminatına hükmedilemez.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 1.7.2020 tarihli ve E. 2016/19240 K. 2020/6809 sy kararının tam metnine buradan ulaşabilirsiniz

       Av. Burçak Kandemir

            Okyay | Evren  

 Avukatlık & Arabuluculuk Ofisi

         www.okyayevren.com

Yorum Bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir