İş Kazası Sonucu Verilen İbranamenin Geçerliliği

is-kazasi-ibraname

is-kazasi-ibraname

Taraflar arasında mevcut bir borcu sona erdiren bir belge olarak ibraname Borçlar Kanununda yer almaktadır. Borçlar Kanunu'nun 132.maddesine göre; Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir. Ancak bu kuralın bir istisnası İş sözleşmelerine ilişkin olarak yine Borçlar Kanununda düzenlenmiştir. Borçlar Kanunu'nun 420.maddesine göre, İşçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür

Borçlar Kanunu'nun 420.maddesine göre; iş ilişkilerinin sona ermesi sebebi ile verilen ibranameler bir şekil şartına bağlanmıştır. Buna göre iş hukukunda ibranamenin geçerli olabilmesi için

a- yazılı olması

b- İbra edilen alacakların niteliklerinin ve niceliklerinin belirtilmesi

c- İbra konusu ödemelerin banka üzerinden yapılması

d- ibranamenin iş ilişkisinin sona ermesinden itibaren en erken 1 ay sonra verilmiş olması

gereklidir. Bu konuda daha detaylı bilgi için İş Hukukunda İbraname yazımızı da okuyabilirsiniz. 

Peki Borçlar Kanunu'nun 420.maddesi aynı zamanda tüm iş hukuku olaylarına da uygulanabilir mi ? İş Kazaları sonucu yapılan ödemelere karşılık verilen ibranamelerin de geçerliliği 420.maddeye göre mi yoksa 132.maddeye göre mi belirlenecektir ? 

Bu konu Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 24.06.2015 tarih ve 2013/21-2293 E ve 2015/1735 K sy kararında tartışılmıştır. 

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun kararına konu olan olaylarda; 

Davacılar vekili, müvekkillerinden S.'in oğlu, H.'in üvey oğlu olan diğer davacıların kardeşi olan A. davalılardan P… Ltd. Şti.'nin inşaatında çalışmakta iken 10/01/2007 tarihinde geçirdiği iş kazası nedeniyle vefat ettiğini, kaza mahallinde iş güvenliği konusunda yeterli önlemin alınmadığını belirterek, davacı baba S. B. için 150.000,00 YTL, üvey anne H. B. için 50.000,00 YTL, kardeşleri Ö. için ayrı ayrı 15.000,00' er YTL olmak üzere toplam 290.000,00 YTL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir

Davalılar P… Ltd. Şti. ve S. P. vekili, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, olay mahallinde her türlü güvenlik önleminin alınmış olduğunu, müteveffanın kendi hatası nedeniyle düşüp vefat ettiğini, müvekkillerinin müteveffanın geride kalan ailesine yardım edilmediği iddiasının yersiz olduğunu, gelenek ve göreneklere göre defnin yapılabilmesi için her türlü yardımın yapıldığını, davacıların müvekkillerini ibra ettiğini, bu yüzden dava açamayacaklarını, davacı üvey annenin tazminat davası açma hakkının bulunmadığını, tazminat talebinin zenginleşme amacı taşıdığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

Mahkeme,davanın kısmen kabulü ile, davacı H. B.'a takdiren 8.000,00 TL, davacılar C. ayrı ayrı takdiren 6.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacılar S. B., Ö. yönünden açılan davaların ise bu alacakların ibra edilmesinden dolayı ayrı ayrı reddine, yasal kesintilerin ödeme sırasında nazara alınmasına, karar vermiştir.

yargitay-katip

Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 26.03.2013 gün ve 2013/2573 E. 2013/5754 K. sayılı ilamı ile;

Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 26.01.2007 tarihli İbraname-Feragatname başlıklı ölen işcinin kardeşi B. ve babası S. B. ( kendi adına asaleten reşit olmayan çoçukları adına velayeten ) tarafından imzalanan belgelerde“…10.1.2007 tarihinde meydana gelen kaza neticesinde vefat eden A. için tarafımıza destekten yoksun kalma tazminatı ve maddi tazminat mahiyetinde gerekli nakdi parasal yardım yapılmış olmakla, işveren tarafından maddi ve manevi tazminat mahiyetinde olmak üzere şahsımıza ödenen meblağ hususunda tam bir mutabakatla anlaşmaya varmış bulunmaktayız. Bu bağlamda, maddi ve manevi tazminat mahiyetinde tarafımıza ödenen meblağın haricinde işveren sıfatına haiz S. P. ile sahibi ve ortağı bulunduğu P… Ltd. Şti.'den herhangi hak ve alacak talep etmeyeceğimizi beyan eder, iş bu husus ile ilgili olarak kendisini ve sahibi bulunduğu P… Ltd. Şti.'ni tüm serbest irademiz ile ibra ederiz.” şeklinde belirtildiği anlaşılmaktadır.

Bir çok Yargıtay kararında vurgulandığı üzere alacaklının alacak hakkından vazgeçmesini ve bu suretle borçlunun borçtan kurtulmasını kapsayan akde "ibra" denir. İbranamenin kural olarak yapılmış olan ödeme ile sınırlı olarak bağlayıcılığı asıldır.Bu durum İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Mevzuatının temel prensibi olan "işçinin korunması temel ilkesi"ne de uygun düşecektir.Gerçek anlamda ibranameden söz edebilmek için yapılan ödemenin miktar olarak ibranamede açıkça gösterilmesi ve ödemenin yapıldığı tarihteki zararı karşılaması koşuldur. Başka bir anlatımla, yapılan ödemeyi belli etmeyen sözleşmeyi işvereni borcundan kurtaran ibraname olarak nitelendirmeye olanak olmadığı açık-seçiktir.

Yapılacak iş; yapılan ödemeyi belli etmeyen sözleşmeyi işvereni borcundan kurtaran ibraname olarak nitelendirmeye olanak olmadığı gözetilerek davacılar S. B., Ö. B., E. B., N. B. ve A. B. yararına uygun miktarlarda manevi tazminata hükmedilmesinden ibarettir.

sebepleri karar bozularak yerel mahkemeye gönderilmiştir. Yerel Mahkemece önceki kararında direnilmiş ve karar temyiz edilmiştir. 

yargitay

Uyuşmazlığı inceleyen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'na göre uyuşmazlık; Davacılar tarafından verilen Didim 1.Noterliğinin 26/01/2007 tarih ve 6540, 6539 yevmiye nolu “ibraname –feragatname” adlı belgelerin işvereni borcundan kurtaran ibraname olarak nitelendirilmesinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Dava konusu ibranamenin düzenlendiği 26/01/2007 tarihi itibari ile ibraname ile ilgili doğrudan amir bir hüküm bulunmaması nedeniyle sorunun çözümlenmesinin ibranın doğruluk ve güven kuralına aykırı olmadığı gerçeğine sıkı sıkıya sarılarak sorunun hallinde yarar vardır. Bu bağlamda Medeni Kanunun 2/1,2 hükmüne aykırılık bir itiraz niteliğindedir. Gerçek anlamda ibranameden söz edebilmek için işçiye yapılan ödemenin niteliği ve miktarı açık olarak ibranamede gösterilmelidir. Genel ve soyut bir açıklamayı içerdiği kuşkusuz olan miktar içermeyen ibranameyi geçerli saymak, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Mevzuatının temel prensibi olan "işçinin korunması temel ilkesi"ne de uygun düşmeyecektir.

Somut olayda davalı tarafça mahkemeye ibraz edilen noterde düzenlenen 26.01.2007 tarihli "ibraname-feragatname" başlıklı belge miktar içermemekte olup, söz konusu ibraname ile “10.1.2007 tarihinde meydana gelen kaza neticesinde vefat eden A. B. için tarafımıza destekten yoksun kalma tazminatı ve maddi tazminat mahiyetinde gerekli nakdi parasal yardım yapılmış olmakla, işveren tarafından maddi ve manevi tazminat mahiyetinde olmak üzere şahsımıza ödenen meblağ hususunda tam bir mutabakatla anlaşmaya varmış bulunmaktayız. Bu bağlamda, maddi ve manevi tazminat mahiyetinde tarafımıza ödenen meblağın haricinde işveren sıfatına haiz S. P. ile sahibi ve ortağı bulunduğu P… Ltd. Şti.'den herhangi hak ve alacak talep etmeyeceğimizi beyan eder, iş bu husus ile ilgili olarak kendisini ve sahibi bulunduğu P… Ltd. Şti'ni tüm serbest irademiz ile ibra ederiz” şeklindeki yapılan ödemeyi belli etmeyen sözleşmeyi işvereni borcundan kurtaran ibraname olarak nitelendirmek doğru değildir.

Bu nedenle, miktar içermeyen “ibraname-feragatname” olarak adlandırılan belgeye dayalı olarak davacıların manevi tazminat isteminin reddi isabetsiz olup, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

———–

SONUÇ

1- İbraname taraflar arasındaki borç ilişkisini sona erdiren bir belgedir.

2- İş kazaları sebebi ile doğan tazminat borcu ödemesine karşılık verilen ibranamelerin üzerinde ödenen miktarın açıkça yazılı olması gerekir.

—————-

yazarin-notu

YAZARIN GÖRÜŞÜ

İş hukukunda işçilik alacakları için düzenlencek ibranamenin şekil şartları  6098 sy Borçlar Kanunu ile düzenlenmiş olup bu kanundan önceki ilişkilerde ibranamenin geçerliliği konusunda Yargıtay'ın tespit ettiği kriterlere göre inceleme yapılmakta idi. İnceleme konusu olayın da 6098 sy yasanın yürürlükte olduğu dönemden daha önceki bir tarihe ilişkin olduğu düşünüldüğünde, Karara karşı oy veren üye ile aynı görüşleri paylaşarak, herhangi bir irade fesadı öne sürülmemiş, sahteliği iddia edilmemiş ve noter huzurunda tanzim edilmiş ibranamenin geçersiz olduğunun ileri sürülmesi kanaatimce hukuka aykırıdır. Bu sebeple Hukuk Genel Kurulu'nun ibranamenin geçerliliği ile ilgili görüşüne katılmıyorum

Av. Eren Evren

           Okyay | Evren 

Avukatlık & Arabuluculuk Ofisi

        www.okyayevren.av.tr

Yorum Bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir